Yeniçeri’den 12 Eylül’e: Darbe sarmalı ve kurtuluş
II. Mahmud’un Asâkir-i Mansûre hamlesinden 12 Mart, 12 Eylül ve 15 Temmuz’a uzanan çizgide ortak ders şu: Sivil kapasite zayıfladığında ordu ve kapalı hiyerarşiler siyasetin boşluğunu dolduruyor. Tabiat boşluk ve uyuşukluk kabul etmez.; çözüm “güçlü kişi” değil, güçlü kurallar. Yani kanun hakimiyeti.
Osmanlı’nın sonundan Cumhuriyet’e miras kalan temel hedef, siyaset-dışı, meslek ordusu idealidir. 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın ilgası ve yerine Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye adlı ordunun kurulması bunun kurucu eşiğidir. Ulemadan alınan destek modernleşme lehine kullanılmaya çalışılmış, modernleşmenin başında ulema Demokles’sin kılıcı gibi durmuştur. Ardından Tanzimat’la Mustafa Reşit Paşa’nın gayretleriyle dönüşüm hızlanmıştır. Hızlanmışta geçmişte medrese iftirası ve şeyhülislam fetvasıyla 96 bin yeniçeri yok edilmiştir. Gerekçe; Kur’an’a saygısızlık. Sonuç Kavalalı Ali paşa ordusu Adapazarı’na dayanır. Ruslar tüm Balkanlar ve Doğu Anadolu’yu işgal eder. Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye yani Muhammed’in ordusuna tanrı yardım etmez. Ordusuz kalan Devletin Peygamberin askerleri adıyla kurduğu yeni orduda başarı sağlayamamıştır. Bu kırık dökük orduyla yinede yedi düvele karşı verilen savaşta elde edilen sonuç, Mondros mütarekesi ve Sevr olmuştur.
İttihat Terakki ile Mete Han’dan miras ordu-millet vurgusu geliştirilmeye çalışıldı. Pratikte ise kurumsal profesyonelliği hedefleyen bir yapıydı. Ne var ki 20. yüzyıl, zayıf sivil kapasite ve parçalı siyaset yüzünden Türkiye’yi yeniden ihtilal ve müdahale döngüsüne soktu: 1909’daki 31 Mart Vakası ittihat Terakki anlayışına bir karşı darbedir. İyiki bastırıldı. Gerçek hükümet devrimi 1913’teki Bâb-ı Âli Baskınıdır.
Cumhuriyetle devrimiyle, Metehan geleneğini sürdüren milli orduya kavuştuk. Bu ordu dışa bağımlı irtica kalkışmalarını bastırdı. Kurumlaştı. İç dinamizmde dış bağlantılı bir ordu düşmanlığı hep oldu. Anayasa ile Cumhuriyeti koruma ve kollama yetkisi orduya veridi. Memleketin en zeki ve sağlık bakımından güçlü evlatları askeri liselerde okudu. Tüm tarihimiz boyunca modernleşme ordudan halka yansıdı. Bu yüzden ülkeyi koruma kollama yetkisi orduya verildi. Bu yetkiyle 1960, 1971, 1980 darbeleri yapıldı. Bütün darbeleri yaşadım. 1960 darbesinde ilk okulu bitirmiştim. İlkokula 12 yaşına gittiğimden 16 yaşınaydım. Menderes iktidar olur olmaz 16 Haziran 1950’de Türkçe ezanı kaldırdı ezanı tekrar Arapça yaptı . 29 kasım 1953’te kadir gecesi mevlidini Süleymaniye’ Camiinden Türkiye radyolarından naklen yayınlattı. Çeşitli inanç kümelerinin olduğu laik bir ülkede devlet radyosundan mevlit okutulması devrim kanunlarına aykırıydı.........
© Akdeniz Gerçek
