menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yeni Jeopolitik Fay Kırılmalarını Tetikleyen İsrail-Filistin Başlığı

12 0
04.08.2025

Bir süredir Batı dünyasının Filistin konusundaki tarihsel çizgisindeki değişim zannediyorum ki herkesin de malumudur.

Herkes Batı dünyasında Filistin'i tanıma kararı alan veyahut İsrail'in eli satırlı başcelladı Tel-Aviv canisi Netanyahu için UCM'nin çıkardığı tutuklama kararına uyan ülkelerin listesini yapmakla meşgul.

İşte…

“Belçika UCM'nin tutuklama emrini uygulayacak” diyorlar…

“Fransa, İrlanda, Slovenya, Danimarka, Hollanda, Finlandiya, İsveç, İsviçre, Portekiz, İspanya, Norveç, Litvanya, Estonya ve Lihtenştayn dahil birçok ülke tutuklama emrini yerine getirecek” diyorlar…

Hakeza Andorra, Avustralya, Kanada, Finlandiya, Fransa, İzlanda, İrlanda, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, Norveç, Portekiz, San Marino, Slovenya ve İspanya dışişleri bakanlarının açıklamaları adeta izleniyor…

En son da yıllarca, asırlarca “Üzerinde güneş batmayan ülke” olarak uluslararası kamuoyunun zikrettiği ve bu zikredilmesini de dünyanın her yerinde sömürgeleştirdiği topraklarla kendine sömürge imparatorluğu kurarak kendi ana dilini de dünyanın ortak dili yapan, Balfour Deklerasyonu’nu da şapkadan tavşan çıkarır gibi çıkararak Filistin'de bir -Yahudi Devleti- kurulması için çabalayan İngiltere’deki tavır değişikliği çok konuşuldu.

Ama Batı'nın Filistin politikalarındaki bu değişikliğin sebebini yalnızca İsrail'in kudurukluğu ve Filistinlilerin mağduriyeti üzerinden yorumlamak ve bu değişikliği sadece İsrail-Filistin başlığı ile sınırlı tutmak ne kadar doğru olacaktır? Büyük resmi görmenin zamanı gelmedi mi artık?

Öyle ya, artık İsrail-Filistin başlığı vesilesiyle dünyada dengeler değişmeye başladı ki Batı'daki tavır değişikliği de bu değişen dengelerin sonucudur. Bu değişim, sembolik bir jest değildir. Aynı zamanda İsrail-Filistin başlığı vesilesiyle yeni bir diplomatik paradigma arayışının ve değişen küresel dengelerde pozisyon belirleme işaretleridir.

Ancak bunları anlayabilmek için öncelikle şu hususları tartışmak gerekir ki ancak taşlar yerine o zaman oturur ve değişen dengeleri iyi analiz edebiliriz. İşte tartışma konusu olan hususlar şunlardır:

Uluslararası hukukun ve arka arkaya alınan BM kararlarının İsrail tarafından hiç umursanmama durumu eleştirilmekle beraber enine boyuna niye çok tartışılmadı?

Onu geçtim, dünyayı çöplük sayıp kendini de bu çöplüğün efendisi olan horoz gibi gören ABD'nin tüm dünyayı karşısına almayı göze alıp İsrail'den ve Siyonistlerden fazla nasıl olup da İsrail'e ve Siyonizm'e kuyrukçuluk yaptığını ele almak neden hiç kimsenin aklına gelmez?

Öyle ya, ABD'de İslamofobinin çok kuvvetli olduğunun söylenmesi dışında bu mesele ile ilgili küçücük bir teşhis dahi konmadı.

Halbuki yapbozun tamamlanarak büyük resmin ortaya çıkması için evvela bu meseleyi enine boyuna ele almak gerekmektedir.

Öyle ki John J. Mearsheimer ve Stephen M. Walt, beraber kaleme aldıkları İsrail Lobisi ve Amerikan Dış Politikası adlı kitaplarında bu mevzuyu detaylıca ele almışlar, yayınlandığı andan itibaren şiddetli eleştiriler ve güçlü övgüler almış olan bu kitaplarında, ABD’nin özellikle Orta Doğu’ya yönelik dış politikası üzerinde İsrail Lobisi’nin oynadığı belirleyici rolü derinlikli bir şekilde ele almışlardır.

ABD’nin İsrail’e verdiği muazzam maddi ve diplomatik desteğin, sadece stratejik ve ahlaki gerekçelerle açıklanamayacağını iddia eden yazarlar, Lobi’nin gevşek bireysel ve örgütsel gayretleri sonucunda, ABD dış politikasının İsrail-yanlısı bir yörüngeye oturduğu tespitini bu kitapta koyarken Lobi’nin ABD’nin –Irak, İran, Suriye, Lübnan ve İsrail-Filistin çatışması gibi– Orta Doğu meselelerinde ABD’nin uzun-dönemli tavır alışlarını etkilediğini ve uzun vadede ABD’nin ulusal çıkarlarını, müttefikleriyle ilişkilerini, dünya barışını ve hatta, uğruna uğraş verdikleri İsrail’in güvenliğini ciddi ölçüde tehlikeye soktuğunu

İsrail Lobisi ve Amerikan Dış Politikası adlı kitaplarında belirtiyorlar.

ABD'nin İsrail'e arka teker olma sebebini merak eden herkese bu kitabı öneriyoruz. Yani ezcümle Amerika'da Siyonist Yahudi lobisi çok kuvvetlidir ve ABD'nin dış politikasını, hatta İsrail karşıtları için ABD'yi cehenneme çevirebilecek kadar etki sahibidirler.

Siyonist lobi sadece Amerika’nın dış politikasını etkisi altına almakla yetinmemekte, aynı zamanda Hristiyan evanjelikleri de etkisini altına almaktadırlar. Hristiyan evanjeliklere göre İncil’deki kehanetin İsrail’in doğuşuyla aynı anlama geldiği düşüncesi ciddi anlamda desteklenmektedir.

Siyonist Yahudi lobisinin uğraşları sayesinde ABD, İsrail'e adeta hizmetkar olurken aynı şekilde İsrail'in uluslararası ilişkilerde ABD'ye doyurucu bir destek verdiğini söylemek ise çok güçtür.

Hatta öyle ki İsrail, ABD'nin düşman olarak gördüğü devletlerle daha dirsek teması bile yapmaktadır. Nitekim İsrail, hiçbir zaman Rusya ve Putin ile düşmanca bir tavır içinde olmadı ve İsrail'in savaşta Rusya'ya karşı kullanması için Ukrayna’ya silah satmamakta direndiği ve Çin'le ticari ilişkilerini de sessiz sedasız geliştirip pek çok alanda Çin'le ortak projeler geliştirdiği vakıadır. Öyle ki hatırlanacak olursa ABD hükümetinin 2004 yılında İsrail'den, İsrail Havacılık ve Uzay Sanayii'nin on yıl önce Çin'e sattığı Harpy füze sistemini geliştirme taahhüdünden vazgeçmesini istemesine rağmen İsrailli yetkililer, füze sisteminin Amerikan teknolojisi içerdiğini inkar ederek Çin'e verdiği sözleşmesel taahhütleri yerine getirdi.

1992 yılı itibariyle İsrail ile ticari ve diplomatik ilişkiler başlatan Çin, 2000’li yıllarda geliştirdiği ticari ve teknolojik işbirliğiyle İsrail’in en büyük iki ticari ortağından biri hâline gelmişti. Devlet destekli Çinli firmaların İsrail’de yapmış oldukları yatırımlar ve aldıkları projelerden bazıları şunlardı:

- Şangay Uluslararası Liman İşletmeleri ‘’SIPG’’nin, İsrail Hayfa Limanı’nın modernizasyonu ve 2021 itibariyle 25 yıllık süreyle işletilmesi

- Tel Aviv – Kudüs hızlı tren projesi

- Ölü Deniz su arıtma ve seviye arttırma projeleri

- Eliyat – Hayfa, Eliyat – Aşdod ticari demiryolu nakil hattı projesi

- Tel Aviv şehri ve çevresinde hafif raylı sistem inşâ projesi

- Otoyol yapım projeleri

- Aşdod şehri liman inşâsı ve işletme projesi

Bu projelerin yanında, yapay zekâ, siber güvenlik, biyoteknoloji, startup, Ar-ge çalışmaları, ileri teknoloji üreten firmalara yapılan yatırımlar, lojistik, tarım, gıda, tarım kimyasalları, tarım teknolojileri ve sair alanlarda işbirlikleri kurulmuştu.

1990’lı yıllardan........

© Akasyam