menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ölümden sonra dirilişe neden inanayım!

18 0
27.08.2025

Hiç durup düşündünüz mü?

İçinizdeki o adalet arayışı, yapılan bir iyiliğin mutlaka görülmesini istemeniz, haksız yere ezilen birine içinizin cız etmesi…

Tüm bunlar, sadece bu dünyaya ait duygular olabilir mi?

Yoksa bunlar, daha büyük bir hikâyenin, ölümden sonra başlayacak bir devamın ipuçları mı?

Bu soru, insan olmanın en temel sorusudur. Cevapları aramak ise sadece dini bir görev değil, aklın ve kalbin ortak bir yolculuğudur.

Bir roman düşünün!

Son bölümü yırtılmış. Ya da seyrettiğiniz bir film, en kritik sahnesinde elektrikler kesilmiş. Nasıl hissederdiniz?

Eksik, tamamlanmamış, rahatsız…

İnsan hayatı da çoğu zaman böyle hissettirir. Emekler boşa gider, hayaller yarım kalır, en derin sevgiler bile ölümle son bulur.

Eğer her şey burada bitiyorsa, tüm bu çabalar, sevgiler, acılar ne anlama geliyor?

Diriliş inancı, işte bu yarım kalmışlık hissine verilmiş bir cevap gibidir. Hayatı, anlamsız bir kaostan çıkarıp, her bir detayın bir amaca hizmet ettiği anlamlı bir bütüne dönüştürür.

Filozof Muhammed İkbal’in dediği gibi, dünya hayatı yarım kalmış bir şiirdir; diriliş ise onun en güzel mısrasıdır.

Dünyaya şöyle bir bakın!

En vicdansız insanlar bazen en rahat hayatı sürer. En merhametliler ise acı çeker.

Eğer son sözü ölüm söylüyorsa, bu, nihai bir adaletsizlik........

© Akasyam