Bir zamanlar tasvir gazetesi vardı...
Yıl 1982. İstanbul’un kasvetli ama umutla örülü günleri…
G....... civarındaki dar caddelerden birinde, üç katlı mütevazı bir binada yayın hayatını sürdüren Tasvir Gazetesi'nde başlamıştım mesaiye.
Henüz yirmili yaşlardaydım. İçimde birikmiş kelimeler, rüyalar, dertler vardı. Biraz tayin beklemek, biraz da zamanın ruhunu koklamak için bulunuyordum orada. Yazı işleri birimine verilmiştim.
Masamın tam karşısında bir yaşıtım vardı; gözleri hep başka bir satıra dalmış, sesi kısık ama içi kaynayan biri: Hüseyin Yılmaz.
O zamanlar onun bugünün romancısı olacağını kim bilebilirdi ki? Her sabah çantasından çıkardığı not defteri, daktilosuna eğilişi, kelimelerle kurduğu sessiz ittifak...
Sanki gazeteci değil de, vaktiyle kalbinden yara almış bir yazar gibi........
© Akasyam
