Trump’ın İkinci Döneminde Dünyayı Ve Türkiye’yi Bekleyen Değişim Rüzgârları
Donald Trump’ın ABD’de yeniden başkan seçilmesi, dünya siyasetinde yeni bir dönemin kapılarını aralıyor.
ABD'nin iç ve dış politikada alacağı kararlar, yalnızca Amerikan toplumunu değil, tüm dünya düzeni derinden etkileyebilir. Uluslararası güç dengelerinden enerji ve güvenlik politikalarına kadar birçok alanda yankı bulacak bu gelişmeler, Türkiye ve bölge ülkeleri için de hem fırsatlar hem de önemli riskler doğuracak görünüyor.
Trump’ın başkanlığı, ABD’deki siyasi kutuplaşmayı daha da derinleştirebilir. Göçmen politikalarından sağlık reformlarına, siyahilerin hak mücadelesinden vergi düzenlemelerine kadar birçok konuda ülkenin iç dinamikleri daha da bölünebilir. Bu iç çekişmeler, ABD’nin küresel arenadaki etkinliğini azaltabilir ve dış politikasında stratejik avantaj kaybına neden olabilir.
Trump’ın İran’a karşı sert politikalarının devam etmesi bekleniyor. Bu politikalar, yeni yaptırımlarla birlikte Körfez ülkeleri ve İsrail arasındaki bağların güçlenmesine yol açabilir. Böyle bir durumda Türkiye, bölgesel istikrarı koruma çabaları doğrultusunda arabulucu rolünü üstlenmek zorunda kalabilir.
ABD'nin Orta Doğu'daki stratejik hedeflerinden biri olan ABD’nin aracılık ettiği, İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn arasında 15 Eylül 2020'de imzalanan, Arap-İsrail normalleşmesine ilişkin ikili anlaşma İbrahim Anlaşmaları, Trump yönetiminde genişletilmek istenecek. Suudi Arabistan gibi önemli Arap ülkelerinin de bu sürece dâhil edilmesi amaçlanıyor. Bu durum, İsrail ve Arap ülkeleri arasında işbirliğini artırırken, İran’a karşı ortak bir cephe oluşturulmasına olanak tanıyabilir. Türkiye, bu yeni ittifak yapılarının dışında kalabilir ve Orta Doğu’da kendi çıkarlarını korumak için daha bağımsız diplomatik çabalar geliştirmek zorunda kalabilir.
ABD’nin Türkiye'yi Batı ittifakında tutma arzusu,........
© Akasyam
visit website