Gölgenin Derinliğine Doğru İnen Merdivenler
Günler geçtikçe kendimden daha da uzaklaştığımı hissediyorum.
Sanki içimdeki insan yavaş yavaş buharlaşıyor da geriye sadece yürüyen, silen, görünen ama içi boş bir kabuk kalıyor.
Bir kabuk ki ne kırılıyor ne de doluyor;
sadece duruyor.
İnsanın durması bile bazen bir çeşit çığlıktır, ama benimki çığlık değilbir suskunluk, bir sızılık, bir ağırlık.
Her şeyden çok bir bekleyiş.
Ne beklediğimi bilmiyorum.
Belki hiçbir şeyi.
Belki her şeyi.
Belki de kendimi bile duyamayacak kadar derine gömülmeyi.
Koridorlarda paspas sürerken bazen kendi adımlarımı dinliyorum.
Sanki ayaklarım, varlığımı bana hatırlatmak için yere daha sert vuruyor.
Ama ben yine de kendimi duyamıyorum.
İnsan bazen kendi bedeninde bile yankılanamaz;
ben o yankısızlığa alıştım artık.
Elimdeki su kovası bazen bir aynaya dönüşüyor zihnimde.
Köpüklerin dağılmasında bile kendi çökenliğimi görüyorum.
Bir anlık dalgalanma bile yaşamımın bir özeti gibi:
Kabarır gibi olurum, sonra hep çökerim.Ve içimde bir ses kim bilir nereden kalma bazen şöyle fısıldıyor:
“Ben varım ama darmar.”
Bir kafiyenin acılığı belki de en çok suskunluğa yakışıyor.Okula gitmediğim........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein
Rachel Marsden