menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yeni bir hayatta bütünlüğü aramak: Sınırlar ve ince çizgiler

15 0
22.11.2025

LERNA BABİKYAN

İngiltere’nin küçük bir köyünde hayata yeniden başlıyorum, buraya taşındığımı eşimle kurduğumuz baş başa hayatla birlikte yeni yeni anlamaya başlıyorum. Günlerce yağan yağmurları şükran içinde izliyorum bazen de yağmur altında yürüyüşlere çıkıyorum, su elementi ile temas etmek zihnimi berraklaştırıyor. Beklenmedik yerlerde birikip akan su yollarını, bir yudum almak için bir anda su birikintisine temas eden kızılgerdan kuşunu gözlemliyorum. Suya yansıyan bulutların hareketini yeryüzünden izliyorum; bu gözlemler sırasında akan su sesinin etkisini, içimdeki suların akışını bedenimde fark etmek beni rahatlatıyor, kaslarımdaki gerginlikler yerini daha yumuşamış dokulara bırakıyor. Ardından güneş açıyor, ışığın değişiminin arazide ve bende yarattığı hisleri, yaşamı algılama şeklimdeki değişimleri, farklı canlıların suyla olduğu gibi ışıkla da olan değişken ilişkilerini gözlemliyorum. Kimi zaman bedenimi ağaçların, dalların, çalıların hareketine bırakıp salınıyorum, savruluyorum doğada özgürce. Bedenimle, duyularımla doğanın eş bir parçası olarak var olduğumu hissetmek içimdeki güven ve bütünlük hissini güçlendirdiği gibi, sahiplik ve iktidar kavramlarının olmadığı bu alanda türlerle birlikte eşit yaşamı paylaşmak zorlu anlar karşısında direncimi arttırıyor.

Londra gibi bilindik bir metropol yerine, beni tepeler arasında küçük bir köye getiren ilk sebep ekolojik bakış açısı üzerine kurumsallaşan, yüksek lisansımı yaptığım okul. Burada yukarıda deneyimlediğim ekosomatik hareket pratikleri ve ilgili literatür ile tanıştım. Ekosomatik çalışmaların amacı insanın bedeni ile doğa arasında farkındalık temelli bir bağı yeniden canlandırmak. Bugüne kadar ana akımda doğada çoğunlukla süregelen çalışmaların aksine ekosomatik pratikte ne bedenimiz ne de doğa, yaratıcılık gelişimi ya da iyi hissetme hali için bir araç olarak kullanılıyor; onun yerine birbirine eş bir yaşam deneyiminin nasıl bir şey olduğunu hissetmek, yeniden birbirine içten ve özden bağlı olduğunu hatırlamak önceleniyor. Bu esnada fark ettiğimiz yeni bakış açıları ile yaratıcılığımızın gelişmesi ve iyi hissetmek de mümkün tabi.

Aynı zamanda bir deneyimsel öğrenme pratiği de olan ekosomatik çalışmalar duyusal farkındalık ve empati gibi beceriler geliştirdiği, öteki ile kaybolan bağı yeniden kurabilmeye kaynaklık edebildiği için dans alanının yanı sıra, psikoloji, eğitim, sanat terapisi, iyileştirici mimari tasarım, iklim aktivizmi vb alanlarda uzmanları tarafından dünyada yaygınlaşarak kullanılıyor.

Ben de........

© Agos