Negatif barıştan pozitif barışa
Son zamanlarda birçok yerde barışın adı geçiyor: Türkiye’de, Ermenistan-Azerbaycan arasında, İsrail-Gazze arasında… Bu, bütün eksikliklerine, handikaplarına, hatta bütün yanlışlıklarına rağmen olması, olmamasından daha iyi bir durum. Gelgelelim, barış tabirini ve kavramını hafife almamak lazım. Barış, hele de uzun, kuşaklar boyu süren çatışmalardan sonra barış, hemen öyle dünden bugüne kurulacak bir yapı, erişilecek bir hal değildir. Dolayısıyla, yukarıda andığım bağlamlarda yaşanan gelişmeleri memnuniyetle karşılamak gerekir belki ama barışın kalıcı olarak tesis edilmesi için de çok yönlü, çok katmanlı, uzun vadeli girişimlerin hayata geçirilmesinin gerekliliğinin farkında olmak ve bunları talep etmek de gerekir. Bu bilinç olmadan beklentileri yükseltmek, sonunda ortaya çıkabilecek hayal kırıklıklarının da daha büyük olmasına yol açabilir. (Geçen iki haftada Agos’ta yayınlanan iki röportaj barışa bu açıdan yaklaşıyordu. Nazan Özcan’ın geçen hafta İsrail-Filistin/Gazze konusunda Doç. Dr. Özge Özkoç ve ondan önceki hafta Türkiye’deki “süreç” hakkında Dr. Nisan Alıcı’yla yaptığı röportajları okumadıysanız okumanızı tavsiye ederim.)
Peki,........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d