“Kutsallara dil uzatmak” ve ifade özgürlüğü
Bu hafta bir Türkiye klasiği yaşadık. LeMan dergisinde yayınlanan ve peygambere hakaret ettiği iddia bir karikatür sebebiyle LeMan dergisi, taşlı sopalı saldırıların hedefi oldu. Yalnız o da değil. Hem karikatürist hem de dergi çalışanlarından bazıları zorbalık gösterileriyle gözaltına alındılar. O görüntüleri görüp de olayı bilmeyen yabancılar gözaltına alınanların karikatür çizdiğini değil de toplu katliam falan yaptığını düşünebilirdi. (İsnat edilen suç ne olursa olsun hiçbir zanlıya kötü muamele edilemeyeceğini bir kere daha söylemeden geçmeyelim.) İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da gözaltına alınan çizer ve dergi çalışanları için “hayasız”, “alçak”, “hadsiz” gibi ifadeler kullanıp onları hedef göstererek ve uygunsuz gözaltına alınma anlarını ve kötü muamele görüntülerini adeta bir böbürlenmeyle sosyal medya hesabından yayınlayarak bir kamu görevlisine yakışmayan bir tavır sergiledi.
Bu sözleri sıradan bir vatandaşın kullanmasıyla bir içişleri bakanının kullanması etki ve yetki açısından aynı şey değildir. Nitekim, kendisi “bu alçaklığın hukuk önünde hak ettiği cezayı göreceğini” söyleyerek olası bir yargılamayı yönlendirmiş, yetkisini aşmıştır. Ayrıca, “sevgili peygamberimize yönelik alçaklık” diyerek kamu görevlisinin dinlerine bakılmaksızın bütün vatandaşlara eşit mesafede durma, dolayısıyla laiklik ilkesini çiğnemiştir çünkü her ne kadar sayısal azınlık olsalar da bu ülkede Hristiyan, Musevi ve başka dinden vatandaşlar da vardır. Bir Tanrı’ya veya herhangi bir dine inanmayanlar da cabası.........
© Agos
