menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye tarihinin en önemli olayı hakkında

46 25
previous day

Mülkiye’de bizlere dört yıl boyunca verilmiş Siyaset Bilimi ve özellikle de Siyasi Tarih derslerine ve bu derslerin tam bir siyaset laboratuvarı olan ülkemizde 80 yıl (yani ömrüm) boyunca mayalanmasına dayanarak iddialı konuşmama izin veriniz:

1) 11 Temmuz’da PKK’nın silah bırakması olayı Türkiye’nin 1919’da kurulmaya başlanmasından bu yana en önemli olay. Çünkü Kürt meselesi bugüne kadar hiçbir problemin yapmadığı kadar pahalıya patladı bu ülkenin başına;

2) Türkiye’yi yoktan var edip kuran Atatürk, Ulusalcılar sinirlenecek ama, temel bir hata yaptı: O devrin tek geçer modeli olan ulus-devlet oluşturma trendi içinde ülkeyi sadece Müslüman-Türk ülkesi bilip Kürtleri bütünüyle yok saydı.

Tabii ki o zaman öngörmek mümkün değildi ama, bu yok sayış zaman içinde ülkenin iç politikasını, dış politikasını, hatta ekonomisini fena vurdu. İşte bu hatanın düzeltilmesidir bu tarihî silah bırakma girişimi.

Ayrıca, bilgisayarcı arkadaşım Bülent’le konuşuyoruz, Atatürk’ü epey incelemiş olmanın gönül rahatlığıyla şunu da ekleyeyim ki, temel özelliği mevcut durumu gerçekçi değerlendirmek olan kurucu, kurduğu ülkeyi 2025 koşullarında tek parça halinde huzurlu kılmak için aynı şeyi yapardı.

3) Bu düzeltilme, nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, epey ironik ama sağlamlaştırıcı bir biçimde, Türk milliyetçiliğinin lideri Devlet Bahçeli ve Kürt milliyetçiliğinin lideri Abdullah Öcalan tarafından örgütlendi. Muhtemelen, K. Irak’ın yanı sıra bir de K. Suriye’de kurulan Kürt oluşumunun yarattığı tedirginlik nedeniyle. Yani, kimlerse onlar, rasyonel düşünen devlet yetkilileri sayesinde.

Tanığı olmayı çok istediğim ama özel koşullarım yüzünden internetten seyretmekle yetindiğim bu silah bırakmayı ve ardındaki gelişmeleri alalım. Olayın kimi özel niteliklerinden başlarsak:

***

1) Silah bıraktıran Türk hükümeti bir “üstten konuşma” tavrına girmişti: Silahları kayıt altına aldıktan sonra “teknolojik yöntemlerle imha” edecekti .

Silah bırakanlar ise Irak’taki Süleymaniye’de sembolik olarak kendileri imha ettiler. Tek taraflı olarak, ‘Biz gönüllü karar verdik, biz uygularız, yaktırmayız yakarız’, biçiminde. Epey “kişilikli” bir olaydı ve bu husus silah bırakmış olan açısından büyük önem taşıyordu.

2) Bu olay Süleymaniye’de, yani Kürtlerin artık fiilen federal olmuş Irak’taki özerk bölgesinde gerçekleştirildi; masraflar da bu Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani tarafından karşılandı .

1998’deki İngiltere-İRA ve 2017’deki İspanya-ETA barışmalarının aksine burada devlet ve parti temsilcileri yoktu. CHP’nin, AKP ve MHP’nin katılmaması nedeniyle daveti geri çevirdiği, son ikisinin de risk almak istemediği söylendi . Uluslararası gözlemci de yoktu, ama Barzani’nin temsilcisinin varlığı Türkiye dışındaki Kürtleri de olaya katma çabasını yansıtmaktaydı.

Bu çaba, Öcalan'ın “demokratik konfederalizm” doktrininin Kürdistan Topluluklar Birliği’nin (KCK) eş başkanı Bese Hozat’ın olayda baş aktör olmasıyla da vurgulandı. Dersimli Alevi bir Kürt kadın olan B. Hozat’ın kişiliği anlamlıydı. Önce Kürtçe konuştu, bildiriyi Türkçe okudu, ardından bir başkası Kürtçe okudu.

B. Hozat’ın yanı sıra, Kürt hareketinin tipik özelliği olarak “kadın”a büyük vurgu vardı törende (sadece DEM’de eşbaşkan olduğunu........

© Agos