menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dünyada toplumsal hareketler yükselişte! 

8 36
08.04.2025

Prof. Dr. Mustafa Durmuş – Son iki haftadır bizler ülkemizde milyonlarca insanın katılımıyla gerçekleşen 19 Mart’taki “sivil darbe girişimini” protesto mitinglerine ve eylemlere odaklandığımızdan ve “yerli ve milli” medyamız eylemleri haber yapmadığından, dünyanın değişik yerlerinde “haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik ve aşırı sağcı otoriterliğe karşı” benzer kitlesel eylemler yapıldığının bilgisine sahip olamadık.

Oysa son 50 yıldır dünyanın birçok ülkesinde patlak veren kitlesel demokratik protestolar giderek bir devrimci güç haline geldi. 21.Yüzyılda emperyalist-kapitalist sistemin ana üssü ABD’de gerçekleşmek üzere; “Kadın Yürüyüşü” (2017), “Siyahların Hayatları Önemli” (2020) gösterileri ve bugün 50 eyaletin tamamına yayılan 1.400’den fazla etkinlik ve yüz binlerce katılımcıyla yapılan “Ellerinizi Çekin!” protesto mitingleri (2025 Nisan), modern tarihin en cüretkâr iktidar gasplarından biri olarak adlandırılan Trump-Musk oligarşik iktidarına karşı toplumun güçlü ve birleşik bir duruşu olarak tarihe geçti.

“Çekin Ellerinizi Üzerimizden!”

ABD’deki bu mitingler dolar milyarderlerinin nüfuzuna, sosyal güvenlik ve Medicaid gibi temel programlardaki kesintilere ve marjinalleştirilmiş topluluklara yönelik saldırılara son verilmesini talep etmek üzere; işçiler, aktivistler ve sıradan Amerikalılardan oluşan geniş kapsamlı bir koalisyonu bir araya getirdi. Mesajları çok net: “Amerikalılar demokrasi ve temel haklar pahasına zenginlere öncelik veren politikalardan bıktı. “İşimizden, ekmeğimizden, sağlık hizmetlerimizden, demokrasimizden elinizi çekin!” Bugünkü katılım sadece bir protesto değil, tabandan gelen gücün dinamik ve adalet ve eşitlik için mücadele etmeye hazır olduğunun da ilanıdır. (1)

Aslında kitlesel protesto eylemleri ABD ile sınırlı değil. 2010 yılında Kuzey Afrika’da gerçekleşen “Arap Baharı” ayaklanmaları hala hafızalarımızda. Geçtiğimiz ay Gürcistan, Macaristan, Romanya, Sırbistan ve Slovakya’da ve dün İspanya’da da halk kitleleri kemer sıkma önlemleri uygulayan otoriter yöneticilere karşı sokaklara çıktılar.

Sonuçlar karışık!

“Bu protestoların sonunda ne tür değişiklikler oldu, muktedirler mesajı aldılar mı?”

2010’daki Kuzey Afrika ve Orta Doğu’yu kasıp kavuran ve Tunus, Libya, Mısır ve Yemen’de gerçekleşen “Arap Baharı” gibi bazı ayaklanmalar halklar açısından ağır yenilgilerle sonuçlandı. Aslında tarihe bakıldığında sonu kötü biten ayaklanma örnekleri diğerlerine göre ağırlıktadır. Örneğin 1848 Avrupa sosyal devrimlerini bir sonraki yılın karşı devrimleri izledi (Bonapartizm gibi). Yıkılan rejimlerin yerini genellikle daha baskıcı başka rejimler aldı. Ancak ünlü Amerikalı tarihçi H. Zinn’in dediği gibi: “Haksızlıklara karşı isyanın kendisi bir zaferdir.”

Nitekim, başarısız kalan ayaklanmalar bile çoğu zaman daha sonraki başarıların temelini attı. Örneğin İtalya, 1848’den sonraki 15 yıl içinde liberal bir anayasa altında birleşti. Kısaca bu protestolar, insanlar kendilerini bir yurttaşlar topluluğu olarak tanımaya başladıkça, derinden dönüştürücü olabiliyorlar. (2) Keza 2013 yazında Türkiye’de patlak veren “Gezi İsyanı” da halkların ağır bir bedel ödemesiyle sonuçlansa da bugünkü kitlesel eylemlerin de tohumlarını atmadı mı?

Ayrıca yakın tarihte zaferle sonuçlanan ayaklanmalar da söz konusu. Örnek olarak, bundan birkaç yıl önce Sri Lanka’daki yoz diktatör, ayaklanmalar yüzünden ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Geçen yıl Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina’nın yoz – despotik iktidarı devrildi. En son Güney Kore halkı ve parlamentosu Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol’un darbe girişimini püskürtüp, Başkanı görevden uzaklaştırdı.

Türkiye’deki mevcut protesto eylemlerinin kaderi konusunda ise net bir şeyler söylemek için henüz çok erken. Bu biraz da İktidar Blokunun nasıl reaksiyon........

© Açık Gazete