Cumhuriyet Halk Partisi ve Demokrasi Cephesi
Prof. Dr. Mustafa Durmuş – Bir tespitle başlayalım: Yargıtay’a göre, Türkiye’de kendilerine sol, sosyalist diyen siyasal partilerin tamamının üye sayısı toplamda 50 bini zor buluyor.
Dahası bu sosyalist partiler ne işçi sınıfı ne de geniş halk kitleleri içinde örgütlüler. Bunlardan bazılarının sınıf içindeki çalışmaları (takdire şayan olsa da) sonucu değiştirecek büyüklükte değil.
Bugün gündem sosyalizm değil, demokrasidir
İkinci bir tespit: Şu an verilen mücadele sosyalizm mücadelesi değil, “seçimli otokrasiden faşizm gibi bir açık diktatörlüğe dönüşmekte olan tehlikeli süreci durdurma” mücadelesidir. Trump yönetimindeki ABD emperyalizminin bu gidişatı açıktan destekliyor olması nedeniyle, acil olarak faşizmin yükselişini önlemek ve aynı zamanda kalıcı bir barışı inşa etmek için iktidarı zorlamak gerekiyor.
Kısaca anti-faşist mücadele ile sosyalizm ve devrim mücadelesini birbirine karıştırmak çok büyük bir hata. Bu hataya düşenler, kaçınılmaz olarak, ittifaklar politikasını da yanlış değerlendirirler.
Öncü?
Faşizme karşı birleşik cephenin öncüsünün sosyalist parti/hareket ve işçi sınıfının örgütleri olması elbette arzu edilir. Ancak, maalesef, sosyalistlerin bugün bunu yapabilecek yeterlilikte bir vizyonu ya da bağımsız örgütlü gücü yok.
Gerçekçi olmak gerekiyorsa; verili koşullar altında sosyalistler böyle bir cepheye öncülük etmekten ziyade, katkıda bulunabilirler. Daha ziyade uzun vadeli devrimci dönüşümlerin tohumlarını atmak ve kitlelerle buluşmak için bu kavgaya katılabilirler. Bu bağlamda Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile herhangi bir örgütsel bağı ya da gönül birliği olmayan sosyalistlerin, bir yandan sosyalistlerin birliğini oluşturma çabalarını sürdürürken, CHP’nin yürütmekte olduğu mücadeleyi desteklemesi, koşulların gerekli kıldığı bir anti-faşist........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d