DEMOKRASİ BLOKU, ÜÇÜNCÜ YOL VE TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ
MEHMET TAŞ / LONDRA – Türkiye siyasetinin kırılgan ve dalgalı yapısı, toplumsal muhalefet güçlerinin önüne defalarca “ittifak” sorusunu koymuştur. Özellikle 2015 sonrasında kurumsallaşan otoriterleşme süreci, demokrasi güçlerinin asgari müşterekler temelinde bir araya gelmesini neredeyse zorunlu kılmıştır. Bu çerçevede, CHP, DEM Parti ve sosyalist sol çevreler arasında tarihsel bir ittifak olasılığı yeniden gündeme gelmiştir. Ancak bu sorunun yanıtı, sadece güncel politik manevralarda değil, aynı zamanda Türkiye solunun ve muhalefetinin tarihsel deneyimlerinde aranmalıdır.
Tarihsel Arka Plan: Farklı Yönlerden Aynı Düzleme
Cumhuriyet’in kurucu partisi olan CHP, uzun yıllar boyunca devletin resmi ideolojisini ve merkezî otoriter yapısını temsil etti. Tek parti döneminin mirası, özellikle Kürt meselesine ilişkin tutumda kalıcı izler bıraktı. 1970’lerde Bülent Ecevit’in “ortanın solu” açılımı, emekçi sınıflarla ve kısmen sosyalist çevrelerle bir yakınlaşma yaratsa da, bu yönelim hiçbir zaman Kürt halkının kolektif haklarını tanıyan bir demokratik dönüşüm programıyla tamamlanmadı.
Kürt siyasal hareketi ise 1990’lardan itibaren Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesinde merkezi bir aktör hâline geldi. HDP döneminde sosyalist solun pek çok bileşeniyle birlikte hareket etti. Ancak bu birliktelikler çoğu zaman seçim odaklı geçici ittifaklarla sınırlı kaldı; ortak bir siyasal program ve kalıcı örgütsel çerçeve........
© Açık Gazete
