TÜRKİYE’YE ANAYASA DAYATILAMAMALIDIR!
Emperyalist güç tarafından, Ortadoğu’daki emanetçi teröristlere ve Türkiye’ye sızdırılan politik düzenlemelerden cesaret alan iç ve dış hiç bir güç, emperyalistin Ortadoğu’nun şekillendirilmesinde önemli bir basamak taşı olacak şekilde Türkiye’ye yeni bir anayasa dayatması yapamaz, yapamamalıdır! Fakat anlaşılan, kulaklara öyle kar suyu kaçırılmış ki, eşit devlet statüsündelermiş gibi taraflar birbirine emirler yağdırmakta veya telkinlerde bulunmaktalar. Fatih’in İstanbul’u fethi salt Osmanlı ordusunun gücü ile değil de, aynı zamanda Bizans İmparatorluğu’nun da güçsüzleştiği döneme denk gelmiş olduğunun belirtilmesi dengeli anlatımın gereğidir. Bu tarihsel duruma benzer şekilde şu anda açıkça oynanan çoklu denklemli tiyatronun sabiteleri şunlardır: AKP ve liderinin sıkışmışlık durumuna çare, ama aynı zamanda da egemenin ve yönetimindeki kitlenin amacına uygun bir anayasaya yapımı; İsrail’in güvenli bir komşu devlete gereksinim duyması; ABD’nin Ortadoğu’da bir üs oluşturarak Çin’in önünün alınması ve benzeri politik koşuların oluşturulmasıdır.
Konuya çoklu ortakların çıkarlarının uyumlaştırıldığı açısından bakacak olursak, işin özü şudur: Ortadoğu’ya yerleşmeye çalışan ABD, hem İsrail’in en muhtaç olduğu noktada; hem AKP’nin yeni anayasa yapma aşamasında parlamentoda ortak aradığı dönemde, hem de tam da İsrail devletini kurarken, kendi devletini kurmaya çalışan Kürt grupların devlet kurma aşamalarının en optimal aşamasında uygun çözümü bulmuş gözüküyor. İşin daha da özüne inersek, şunu da saptayabiliriz ki, ülke aleyhine fakat kendi bekası lehine kafa yoran AKP şiddetle para ve parlamentoda siyasi destek ihtiyacı içindedir; Kürt halkı içte zayıflayan desteği dış yardımla giderme ihtiyacı içindedir; İsrail de şiddeti anormal ve adeta soykırım düzeyine yükselttiği aşamada kaybettiği iç ve dış desteği konsolide etme ihtiyacı içindedir. Öyle anlaşılıyor ki, ABD’nin uzun sürede ince ince hesaplayıp rampaya oturttuğu üçlü uyum planının uygulanması için en uygun zaman gelmiştir.
Hal böyle olunca, hiçbir taraf başlatılmış Ortadoğu alan temizlik harekâtını kendisine mal edemez. Zira ne bir günde Suriye terörü medenileşti de, terör başı arazi kıyafetinden kravatlı sahte burjuva politikasına dönüşmüş oldu; ne Kürt aşiret boyları bölgedeki dört ayrı devletin hâkimiyet alanına dağılmış olarak yarım yüzyıla yaklaşan sürede mücadelelerinde aniden güç kazanarak devletlere yeni devlet formları ve anayasa yapılma koşulu tehdidini savurabilecek güce ulaşmış oldu; ne de Türkiye “kent sözleşmesi” yapan belediye başkanlarını hapse yollarken, elinde idam ilmiği ile beyanatlar veren milliyetçilerden oluştuğu sanılan parti başkanı adeta bir........
© Açık Gazete
