menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

EKONOMİK GİDİŞAT DÜZELİR Mİ?

16 1
16.06.2025

AKP 23 yıllık saltanatının ilk acısını yaşarken, bir yandan muhaliflerini çökertmeye, diğer yandan bazı kaynaklara çökmeye çalışmaktadır. Bu tablo salt ekonominin değil, aynı zamanda kapitalizmin Türkiye modelinin de çöküşünün hikâyesidir. Bu hikâye tarihsel süreciyle anlatılmadığı içindir ki, konuların irdelenmeye çalışıldığı hemen her yazı iç burkucu olumsuzlukların sergilenişi şeklinde gelişmekte, fakat yazıda asıl meseleye bir türlü girilmeden hemen herkesçe bilinen ve yaşanan konular etrafında gezinti sergilenmekte ve salt yaşanan sosyo-ekonomik sorunların tadadından öteye gidilmemektedir. Tasarladığım iki yazıda biraz farklı yol izleyerek, farklı sonuca ulaşmaya çalışacağım. Hemen şunu belirtmeliyim ki, bu yaklaşım hiç kimseyi ve hiçbir meslektaşımı incitmek amacı gütmemektedir.

Her toplumsal ve ekonomik sorunun tarihsel sürecin birikimli sonucu olduğu görüşüyle, önce tarihsel sürecin günümüz aşamasında ortaya koyduğu sorunlar yumağını tanımlayarak işe başlamak gerektiğini düşünüyorum. Saniyen yaşanan sorunlara ne tür çözümler üretildiği üzerinde durarak, uygulanan politikalar ve yürünen yolu tartışmaya açmak istiyorum. İki bölüm olarak sunmayı tasarladığım sunumun birinci bölümde yaşanan toplumsal ve ekonomik sorunların sergilenmesine çalışacağım, ikinci bölümünde ise, yüzeysel görüntülerin alt izlekte organik sebeplerini göstermeye gayretle, uygun çözüm önerileri ortaya koymaya yöneleceğim.

Konuyu tartışmaya girişmeden, algılama ve çözümleme yöntemi üzerinde bir-iki söz söylemek istiyorum. Öyle gözüküyor ki, günümüzde bir tür farklı, hatta yanlış algılama yapılmakta, buna bağlı olarak da maalesef çözümleme yapılamadan sonuca gidilmektedir. Çağımızın büyük marifeti olarak insanlara ve toplumlara dayatılan “hızlı düşünme” davranış modelinde, algılanan olguların alt oluşum mekanizmalarına girilmeden, yüzeysel görüntüleriyle yetinilmesi anlayışı başat kılınmaktadır. Oysa böylesi yüzeysel algılama ve sonuca ulaşma çabası bir bilimsel yöntem olmayıp, kısa süreli siyasi iktidarların meseleleri ele alış ve kısa süreleri içinde göstermelik çözüme kavuşturma yöntemidir. Bu yaklaşım, farklı da olsa, biraz zorlamayla Marx’ın Proudhon’la tartışmasını anımsatmaktadır. Şöyle ki, Proudhon’un bir konferansta zenginliğin hırsızlık olduğunu söylemesi üzerine Marx itiraz ederek, bu soyut ifadenin somut bir anlatım olmadığını ileri sürüp, bilimsel anlamda sistematik hırsızlığın üretim sürecinde oluşan katma değere patronun el koyması olarak anlatılması gerektiğini ileri sürer. Örneğin, varsıl bir patronun evinde değerli bir parçanın çalınması durumunda hırsız kimdir ya da hikâyede hırsız birden çok mudur? Hızlı düşünme, özellikle de halk düzeyinde geniş toplum yığınlarını maliyetsiz yönetme, hatta........

© Açık Gazete