menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çoklu Organ Yetmezliği Değil, Çoklu Vicdan Çöküşü

12 11
29.07.2025

“Bazen bir ölüm, sadece bir bedeni değil; bir toplumun vicdanını da toprağa gömer.”

Bir varmış, bir yokmuş…

Sağlığına kavuşmak için girdiği ameliyattan başarılı bir şekilde çıktı. Ama nedense, ameliyattan sonra ya da kaldığı hasta odasında kaptığı bir virüs bu başarının üzerini örttü. Nefesi durdu. Çoklu organ yetmezliği nedeniyle aramızdan ayrıldı.

Evet, bir yakınımız dün ani bir şekilde hayatını kaybetti.

Bu sıralar en çok duyduğum kelimeler;

Çoklu organ yetmezliği…

Zatürre…

Kalp krizi…

Ölüm…

Hani derler ya, ölüm “hoş gelir ama haber vermeden gelir”miş. Artık gerçekten öyle. Kapıyı çalmadan geliyor, sevdiklerimizi alıp götürüyor.

Çaresizce izliyoruz. Çaresizce gözyaşlarımız içimize akıyor. Çaresizce gidip cemevinden, camiden ya da kiliseden onun adına yapılan ölüm törenini izliyoruz.

Ölüm varsa din de vardır.

Din varsa, ölüm merasimi de vardır.

Ölümü “dinleştiren” insanlık, insanı ölüme alıştırdı. Ölümü, cihat ve şehitlik gibi kavramlarla dar kalıplara sıkıştırdı.

İnsan, doğayla barış içinde yaşayamıyor; kendini öldürürken doğayı da yok ediyor. Doğayı yok ederken de aslında yine kendini yok ediyor.

İnsan, insanken bir canavara dönüştü.

Ve işte bu dönüşümün adı: Din.

Din varsa cellat da olur. Cellada bıçak taşıyan da olur…

Pazar yerinde karpuz kesmek için kullanılan bir bıçak, bazen genç bir çocuğu, başka bir genç çocuğa kestirir.

Olmazsa, İstanbul........

© Açık Gazete