menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Cesur bir oyun: Anahtar Deliğinden Gişeye Bakan Üç Kişi ve Sonat

7 3
10.10.2025

Zamanın Boşluğunda…

İsmail Cem Özkan – Dünyanın krizler, savaşlar ve belirsizliklerle sarsıldığı dönemlerde sanatçının sorumluluğu yalnızca üretmek değil; aynı zamanda tanıklık etmektir. Sanat, böyle zamanlarda bireyin yalnızlığını, toplumun çöküşünü, umudun arayışını görünür kılma görevini üstlenir. Bu bağlamda sanatçının sessiz kalma lüksü yoktur. Sanat, yalnızca bir ifade biçimi değil; toplumsal hafızanın da taşıyıcısıdır.

İşte tam da bu anlayışla sahneye taşınan Anahtar Deliğinden Gişeye Bakan Üç Kişi ve Sonat, absürd tiyatronun diliyle bugünün bireyini, sistemle ilişkisini ve hayatta kalma çabasını anlatıyor. İzleyiciyi, zamanın ve mekânın anlamını yitirdiği bir dünyaya çekerek hem düşündürüyor hem de rahatsız edici sorular sorduruyor. Birey merkezli bir anlatımla, toplumdan soyutlanmış bir sığınağın içinden hayata bakıyor.

Oyunun temel eksikliği ise tam da burada ortaya çıkıyor: Yaşadığı toplumdan uzakta konumlanan bireyin, içinde bulunduğu krizin ve sığınağın nedenleri seyirciye aktarılmıyor. Yazar, bireyin iç dünyasına yoğunlaşırken toplumsal, siyasal ve sınıfsal bağlamı dışarıda bırakıyor. Bu durum, oyunun çağımıza tanıklık etmesini engelliyor; onu zamansız bir ana sıkıştırıyor.

Oyun, nükleer tehdidin gölgesinde, izole bir mekânda hayatta kalmaya çalışan üç karakter üzerinden kurgulanmış. Kapı ve pencereleri naylon muşambalarla kapatılmış bu alan, sadece fiziksel bir korunma değil; bireylerin zihinsel kapanışını, içe dönüşünü ve iletişimsizlikle örülü dünyalarını da simgeliyor.

Üç ayrı öykü, bu steril mekânda yer buluyor. İlk bakışta birbirinden bağımsız........

© Açık Gazete