menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir Katliamın Sessiz Tanıkları; Sessiz Dağların Çığlığı

17 2
02.07.2025

Türkiye artık yalnızca yarı-sömürge değil; açık bir sömürge düzeninin acı gerçekleriyle yüzleşiyor. Bu dönüşümün en çarpıcı göstergesi, altın madeni bahanesiyle doğaya çöken emperyalist şirketler ve onların arkasındaki küresel güçlerdir. “Altın arıyoruz” diye gelenler, dağları deliyor, toprakları zehirliyor, suyu kirletiyor. Geride bıraktıkları şey yalnızca siyanür gölleri, çökmüş dağlar ve yaşanmaz hale gelmiş köyler değil; yok olmuş bir denge, susturulmuş bir yaşamdır.

Altın uğruna yok edilen doğanın feryadını duyan yurttaş, “terörist” yaftasıyla susturuluyor. Hak arayan köylü, suyunu, toprağını, yaşamını savunduğu için işkenceye uğruyor, mahkemelerde süründürülüyor. Sonunda şehrin varoşlarına savruluyor; açlıkla, işsizlikle, unutulmayla baş başa kalıyor. Kendi toprağında mülteciye dönüşüyor.

Bütün bu olanlar bir çevre sorunu değildir yalnızca; bu, topyekûn bir yaşam katliamıdır.

Altın madenleri yalnızca dağları değil, vicdanları da oyuyor. Maden ocaklarındaki patlamalar, siyanür sızmaları, toprak kaymaları “doğal afet” değil, insan eliyle planlanmış cinayetlerdir. Yeraltı suları zehirleniyor, binlerce yılın kurduğu denge birkaç yıl içinde çökertiliyor.

Ve bu felaketin en can alıcı........

© Açık Gazete