menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ha noktası 2

15 0
31.05.2025

Geçen yazımda İhsan Oktay Anar’a atıfla, onun Kitabü’l Hiyel romanında felsefeleştirdiği, Arapçadaki iki farklı tahayyül şeklinden bahsetmiştim. Noktasız tahayyül hile yapmak, noktalı tahayyül ise hayal kurmak anlamına gelmektedir. Arap alfabesinin bir noktayla ayırdını mümkün kıldığı bu incecik çizgiye şimdi de tarih bilimi açısından bakmak, sahte tarihçilik ile tarihî kurgu arasındaki o küçücük noktayı büyüteçle büyültmek niyetindeyim.

Evvela tarih biliminin amacıyla başlayalım. Tarih geçmişte yaşanmış olayların açığa çıkarılması, onların oldukları halleriyle tasavvur edilmesi, arkalarındaki neden-sonuç ilişkilerinin açığa çıkarılması ve bunun yorumlanmasından ibarettir. Elbette bir şeyin gerçekte nasıl olduğunu yüzde yüz tespit etmek mümkün değildir, zira elimizin altında tüm geçmişin kaydedildiği bir portal yok. (Olsa bile, zaten bu derece büyük bir veri havuzu tek bir kişi, bir grup, bir akademik kuruluş veya dünyanın bütün tarihçileri tarafından bile okunup anlaşılamayacak kadar büyük olurdu.) O nedenle tarihçi, elinin altındaki kaynakları yorumlamak, boşlukları yeri geldiğinde kendisi doldurmak zorundadır.

İşte bu boşluğu elinden geldiğince önyargılarını ve kabullerini askıya alarak, diğer sosyal bilimlerin (coğrafya, antropoloji, sosyoloji) metotlarından yararlanarak, kısaca........

© ABC Gazetesi