ÖYKÜCÜ, MADEN MÜHENDİSİ ENGİN ÇETİNBAĞ’IN BURUK VEDASI
İzmirli öykücü Engin Çetinbağ’ın ölümünü, Gazeteci, Yazar, Yayıncı, Eğitimci Kıymetli Dostum Bekir Yurdakul’un 20 haziran tarihli yazısından öğrendim. Kalbimin ortasına derin bir hüzün duygusu çöktü. Acının ve hayatın iç içe geçtiği bugünlerde, birden gençlik yıllarıma gittim. Sevgili Engin Çetinbağ ile Ege Üniversitesi’nde aynı fakültede değildik, ama kendi öyküsünün etrafında şekillenen hayatlarımız, dünyayı değiştirme fikrinin peşinde, fırtınalı bir serüvene odaklanmıştı. Sevgili Engin, gülümseyen yüzüyle her zaman aynı enerjiyle buluştuğumuz gençlik yoldaşlarımızın arasında, bizleri sevgisiyle, güzelliklerle, iyiliklerle taçlandıran bir dostumuzdu. Sanıyorum sözünü ettiğim bu yılların üzerinden 45 yıl geçti.
Hayat gerçekten de bir rüya gibi. Sevgili Engin Çetinbağ’ın işte o yıllarda İzmir Fuarı’ndaki nikah dairesinde Sevgili eşi Nurgün Özer Çetinbağ ile evlenişini hatırlıyorum. Örneğin bir fotoğraf anımsıyorum. Ortada Nurgün ve Engin, çevresinde şimdilerde birer birer yaprak dökümü gibi yok olan gençlik yoldaşlarımız. Dünyayı değiştirme fikrinin peşinde özveriyle gençliklerini geride bırakan insanlar topluluğu. Hepimiz ne güzel gülümsemiştik.
Nurgün ve Engin nasıl mutlu görünüyorlardı fotoğrafta.
Sonra araya bir anda balyoz gibi 12 Eylül Askeri darbesi girdi, gençlik hareketi savruldu, binlerce insan, acının farklı boyutlarıyla karşılaştı. Ölümler gördük. Ve ardından kaçak yıllar, sürgünler, hapisler, hayatların bir bir soluşu. Ben normal bir Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı statüsü kazandığımda örneğin, yıl çoktan 1986 sonuna dayanmıştı. Bu arada yıllar içinde şiir ile kucaklaşırken, Engin’in de öykü yazdığını duyuyordum. Ama kader çizgisi bizi birkaç telefon konuşması dışında bir daha karşılaştırmadı. Ancak Engin’in ölüm haberinde buluştuk yeniden. Bir gençlik hüznünü, ölümün gölgesinde öyküleriyle kucaklayarak sevgiyle.
İzmirli öykücü Engin Çetinbağ’ın ölümünü, dostum Gazeteci-Yazar Bekir Yurdakul’un 20 Haziran tarihli yazısından öğrendiğimde kalbimin ortasına çöken hüzün duygusu bir türlü terk etmiyor bedenimi. Acının ve yaşamın omuz omuza yürüdüğü bu dönemde, zihnim beni gençlik yıllarıma, fırtınalı bir devreye, dünyayı değiştirme idealinin peşinden gittiğimiz zamanlara götürüyor hep. Engin gençliğimizde, gülümseyen yüzü ve samimiyetiyle hepimizin hayatına dokunmuş bir yoldaştı. Savrulan yıllar sırasında araya mesafeler girdi, uzaklardan Engin’in öykülerini yazdığını duyuyordum. Telefonla birkaç kez konuşmuştuk; yüz yüze gelemeden bu son haberle buluştuk yeniden. Bu kez buruk bir veda için.
1956 İzmir doğumlu Engin Çetinbağ, Ege Üniversitesi Maden Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yeraltı mühendisi olarak çalıştı.
Ama madenciliğin karanlığıyla edebiyatın aydınlığını iç içe geçirmeyi başaran bir öykücüydü o. Yazmaya 1980 yılında başladı.
İlk öyküleri Sanat Rehberi, Yazıt, Varlık ve Adam Öykü gibi dergilerde yayımlandı.
1983’te Kardelen’e Merhaba ile Akademi Kitabevi Öykü Özendirme Ödülü’nü, 2000’de Aşk Nerede? adlı öyküsüyle Ömer Seyfettin Öykü Ödülü birinciliğini ve 2001’de Orhan Kemal Öykü Yarışması’nda özel anlatım dalında ödül aldı.
ÇANAKKALE’DE BİR NEFES
Engin Çetinbağ yalnızca yazan biri........
© 9 Eylül Gazetesi
