menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Eyvah okullar açıldı!

13 0
08.09.2025

Eylül ayı, sonbaharın ilk serin günlerinin yanı sıra iş ve sosyal hayatın koşturmacasını da getirir. Bu telaş içinde aslan payı, çocuklarını okula göndermek için hazırlık yapan ailelerindir.

Eylülün kendince bir coşkusu, gayreti ama külfetleri da vardır.

Her ailede böyle mi yaşanır bu telaş!.. Elbette değil! Bu ülkenin sessiz çoğunluğudur yoksul aileler. Orada fazla görünmek istemedikleri, isteseler de sesleri kısık çıktığı için onların farkına varamayız.

Kıyafeti, defteri kalemi değil çok daha derinlerdedir onların sorunları. Yaz tatilinde çocuklar masraf çıkarmadığı, üstüne mendil, su vs. satarak harçlıklarını kazanıp eve de destek olduğu için ailenin geçimi bir miktar rahatlar. Ancak okul başlayınca giderler birden çığ gibi artar. Alenin öğrenci üyeleri için defteri kalemi derken kışlık kıyafetler, beden dersi için eşofman, gösteriler için kostüm masrafları kabus gibi yüklenir ailenin omuzlarına. En büyük sıkıntı her sabah beslenme çantalarına bir şeyler koymaktır, ara sıra da olsa harçlık verebilmektir. Kısacası dışarıdaki hayatını bir şekilde idare eden çocuk için okuldaki saatler, açlığın ve çilenin uzadıkça uzaması demektir. En kötüsü de arkadaşlarının evden getirdikleri yiyip içmelerini, kantinden alışveriş yapmalarını izlemektir. Bu böyle sürdükçe çocuk önce kendine, sonra topluma ve hayata küser.

Sözü daha fazla uzatmadan bu sorunun büyüklüğünü, toplum vicdanında, dahası çocukların yüreğinde nasıl yaralar açtığını, yoksuluyla zenginiyle başka ülkelerin bu meseleyi hangi yöntemlerle çözdüğünü konunun uzmanı olan gazeteci yazar Menekşe Tokyay ile konuştuk.

Menekşe Tokyay, aynı zamanda sivil toplum kuruluşları temsilcileri, akademisyenler, veli derneklerin, sağlık, beslenme ve eğitim alanında saygın uzmanlardan oluşan bir platform olan Okul Yemeği Koalisyonu'nun kurucu üyesi.

"Okul yemeğini kamusal bir hak olarak savunmak ve bu konuda politika değişikliğine gidilmesinde öncülük yapmak" üzere kurulan koalisyonun etkin üyelerinden olan yazar, sahadaki tecrübelerinin de ışığında kaleme aldığı kitabı Karnım Zil Çalıyor'da bu sosyal sorunun çerçevesini çiziyor, çözüm önerileri getiriyor.

Sohbetimizde mevcut durumu iç karartıcı olarak nitelendirse de gelecek adına umutlu olduğunu vurgulayan Menekşe Tokyay, okulda yemek meselesinin bir hayal değil gerçekçi zemini olan yaşamsal bir proje olduğunu savunuyor.

HESAP KİTAP AYI EYLÜL

Politikacılarımız eğitim öğretimin ücretsiz olduğuyla, ders kitapların ücretsiz verildiğiyle övünür. Eğitimimiz sahiden de parasız mı?

Kâğıt üzerinde evet. Ancak görünür ve görünmez masraflar, eğitimi fiilen paralı hale getiriyor. Eylül ayı aileler için tatlı bir telaştan çok, ağır bir bütçe hesabına dönüşüyor. Kıyafetinden defterine, harçlıktan kırtasiye giderlerine ve bazı okullarda okulun temizlik harcamalarına katkıya kadar her şey kalem kalem masraf… Hane bütçesinde bir yerlerden kesilebiliyorsa kesilip eğitim masrafları için ayrılıyor. Yani devletin verdiği ve anayasada yeri de olan eğitim hakkı, ailelerin bütçesinde karşılığını bulmuyor. Bugün bir çocuğun sadece eğitim materyalleri değil, beslenmesi de sosyo-ekonomik bir sorun ve Eylül ayı dendiğinde “beslenme çantasına ne koyacağız?” sorusu da tüm ağırlığı ve kasvetiyle birçok ailede uykuları kaçırıyor.

AÇ ÖĞRENCİLERİMİZLE OECD BİRİNCİSİYİZ

Bu konuya dair fikri bilgisi olmayanlar sorunu ne kadar ciddiye almalı?

Rakamlarla ifade etmeye çalışayım. Türkiye’de yeterli parası olmadığı için son 30 gün içinde haftada en az bir kez öğün atlayan öğrencilerin yüzdesi yüzde 20’ye yakın. Yani beş öğrenciden biri. Bu oranla OECD çapında birinciliği kaptık. Gerçekten parasız eğitim imkanı sunabilmek için, eğitimin kapsayıcı olması için çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılayacak yapısal sosyal politikalar gerekiyor. Bu açıdan örneğin 2015 yılı itibarıyla tüm eğitim materyallerinin dijitalleştirilme sürecini tamamlamış olan Estonya örneği ve Estonya’nın bilimden matematiğe, kapsayıcı eğitimden robotiğe dek birçok alanda dünyada ön sıralarda yer alması bize çok şey anlatıyor.

DEVLET 'HAK'KI BİR LÜTUF OLARAK SUNAMAZ

Karnım Zil Çalıyor'da 'Bir hak olarak' vurgusu var. Bize bu açar mısınız?

Hak, yasal metinlerde yazan soyut hükümlerden ibaret değildir. Elbette anayasal ve uluslararası belgelerden doğan haklar var. Ama asıl mesele, bu hakların toplum vicdanında içselleştirilmesi, karşılığını bulması... Çünkü vicdanla, içselleştirmeyle, benimsenmeyle desteklenmeyen hiçbir yasal düzenleme kalıcı olamaz. Olsa olsa yukarıdan aşağıya doğru bahşedilen bir lütuf olarak algılanır. Bu da onun kalıcılığını ve toplumsal karşılığını zedeler. Dolayısıyla ben “bir hak olarak ücretsiz okul........

© 9 Eylül Gazetesi