menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Darbe günlerinden bir hayata tutunma öyküsü

9 1
30.09.2025

'Günlerden Kırmızı', 'Hevesi Kirpiğinde', 'Peri Kızı Af Buyrun', 'Annem, Kovboylar ve Sarhoş Atlar' ve 'Sahi Adım Neydi' adlı öykü kitaplarından sonra ilk romanı 'Kalbin Durduğu Bütün Zamanlar' ile okurlarıyla buluşan Polat Özlüoğlu, İzmir'in edebiyatımıza armağan ettiği usta isimlerdendir.

Polat Özlüoğlu, her şeyden önce romanının baş kahramanı Meşhur Kara ile edebiyatımıza bir hayli ilginç ve özgün karakter kazandırdı. Özlüoğlu ile öncelikle bu kahramanını ve romanda geriye dönüşlerle okuduğumuz yılları, yani 12 Eylül Darbesi günlerini konuştuk...

Demokrasinin askıya alındığı, iyi yetişmiş, duyarlı ve yürekli bir kuşağı gözaltı, işkence, hapis ve infazlarla yok eden 12 Eylül dönemi romanda Meşhur Hanım ve Cezmi Bey'in öyküsü eşliğinde anlatılıyor. Koca bir ömrü, gittikçe koyu bir karanlığa çekilen yalnızlığı, beyninin içindeki çığlık çığlığa kızları, ten acıları, hatırlama ve unutma çabalarını soluk soluğa okuduğumuz Meşhur Kara'nın hayata tutunma çabası, gerçekten büyük bir okuma keyfi vaad ediyor. Bu yüzden sorularımın ağırlık noktasını Meşhur Hanım oluşturdu.

Ancak romana ayrı bir tat katan ve Meşhur Hanımın dünyanın dört bir yanından yaptığı çevirilere dair 13 bölümlük Külliyat'ın varlık sebebini ve ana hikayeye katkısını da ayrıca sormam gerekti.

Polat Özlüoğlu'nun öykülerinde kahramanlar çoğunlukla

"kolay kaybeden, kolay susturulan ve hayatı boyunca türlü yoksunluklara mahkum edilen" çocuk ve kadınlardan oluşur. Yazarın ilk romanında öykülerini kadın kahramanları üzerinden anlatması ona sorulması gereken konu başlıklarından biriydi.

BİR KORKU İMPARATORLUĞU

Yenilerin yabancı olduğu, yaşayanların unuttuğu 12 Eylül'ü Meşhur Hanımın öyküsüyle yeniden gündeme getirdiniz. O günlere dair neler hatırlıyorsunuz?

O dönemde altı yaşındaydım sanırım. Çocukluğun kaygısız sokaklarında her şeyden habersiz yaşamaktaydık. Ama hissettiğimiz bazı şeyler vardı elbette. Sokaklarda askerler vardı, tanklar vardı. Duvarlarda kırmızı boyalarla yazılan devrimci sloganlar ve üstünü örten fırça darbeleri vardı. Dışarı çıkamadığımız eve hapsolduğumuz günler vardı. Ve tanımadığımız uzak mahallelerdeki komşuların kaybolan oğulları, kızları vardı. Ancak o kötülüğün, o karanlığın farkında değildik zaten Bir zaman sonra yasakların, sansürlerin üzeri yaldızlı, sahte, sözde özgürlüklerle kapatıldı. İşkence çığlıkları, fişlenmeler, gözaltılar, kayıplar, ölümler, idamlar, cezalar görünmezlikle üzeri örtüldü, çarşaf çarşaf güzellemelerle dolu gazetelerle unutturuldu.

Sanırım bu kadarla da yetinmedi kötüler!..

Kesinlikle!. İşçi sınıfını, sendikaları sindiren, öğrenci hareketlerini susturan, düşünmeyi yasaklayan darbeci bir anlayış ülkenin tepesine bir kâbus gibi çöktü. Çocukluktan çıkarken aslında ülkeye yapılan kötülüğü, zorbalığı, yaratılan korku imparatorluğunu anladık Elbette çeşitli kitaplar, belgeler okuduk, belgeseller, filmler izledik, büyüklerimizi dinledik, üzerine tartışıp konuştuk. Aklımda ilk öykü kitabından beri bu dönemi uzun uzadıya anlatan bir hikâye vardı. Öykünün dar çerçevesine sığmayan bu olay örgüsünü, karakteri layıkıyla inşa edebilmek için yeterince irdeleme olanağı veren roman türüne kapı araladım.

İLK CÜMLEDEN SONRA SU GİBİ AKTI HİKAYE

Kalbin Durduğu Bütün Zamanlar, nasıl düşlendi, nasıl tasarlanıp yazıldı?

Her şeyden önce yedi yıllık bir çalışmanın ürünü. İlk defa 2018 sonbahar başında ve 2019 ilkbahar sonunda yazıldı. Ardından farklı zamanlarda defalarca bozulup bekletildi ve yeniden kaleme alındı.

İlk beliren figür neydi?

Aklımda yaşlanmaya başlayan, kısa boylu, tombulca, peruklu bir kadın karakter vardı.

Ya olaylar zinciri!..

Olayların günümüzde geçen kısmının peruk dükkanında olacağını, geriye dönüşlerle geçmişin hayaletlerini ve karanlığını çağıracağını, tek bir ağızdan değil, çeşitli anlatı olanaklarını kullanacağımı biliyordum.

Güçlü bir karakterin öyküsünü bir dönem romanıyla nasıl bağdaştırdınız?

Romana başladığımda hikâyenin belli bir dönemde geçmesinin asıl anlatmak istediğim hafıza, unutma ve hatırlama kavramları üzerindeki tartışmayı derinleştireceğini ve zor........

© 9 Eylül Gazetesi