Kabus
İtiraf edeyim, artık sosyal medyaya girmeye korkar oldum. Bir gazeteci olarak haber okumaktan veya izlemekten dahi çekinmeye başladım. Ayda bir, haftada bir, günde bir derken 3-4 saatte bir felaket yaşanan bir ülke olup çıktık.
Bu ortamda insanın sakin kalabilmesi, iç huzurunu koruması da giderek zorlaşıyor.
*
Orman yangını üzerine orman yangını çıkıyor memleketin dört bir yanında. Binlerce hayvan, milyonlarca ağaç, on binlerce hektar doğa alanı gitti. Bir yandan buna üzülürken bir de yangınları durdurmak için canla başla savaşan görevlilerimizi de şehit veriyoruz.
Neden bizim yeterli sayıda ve kapasitede yangın söndürme uçağımız yok?
Neden –hava koşulları ne olursa olsun- yangınlara anında ve etkili bir şekilde reaksiyon verebilecek donanımımız yok?
Neden yeterli sayıda orman görevlimiz yok?
Neden orman görevlilerinin yeterli ekipmanı yok?
Neden ormanlarımız kameralarla izlenmiyor, korucularla yeterince korunamıyor?
Orman yangınında ölüyoruz, depremde ölüyoruz, otel yangınında ölüyoruz, sokakta ortasında ölüyoruz, mağarada ölüyoruz, madende ölüyoruz, selde ölüyoruz, denizde ölüyoruz, trende ölüyoruz ve hatta hastanede yeni doğmuşken ölüyoruz…
Yahu biz neden bu ülkede bu kadar kolay ölüyoruz?
Asla sorumluluk almayan ama gerçekte sorumlu olanlar bir zahmet cevap verebilirler mi?
Sanki sonu gelmeyen bir kabusun içindeyiz… İnliye inliye bir sağa dönüyoruz, bir sola dönüyoruz ama bir türlü uyanamıyoruz.
Twitter’da bir kullanıcı, “istatistiksel olarak bu kadar çok felaketin bu kadar sık aralıklarla tekrarlanması normal değil” diye yazmış. Çok haklı. Matematik bile şaşkın!
Bu ülkenin bir günlük gündemini, gelişmiş bir ülkenin halkı bir yılda atlatamaz.
Öyle zamanlar yaşıyoruz ki, olan bunca şey gerçek değilmiş gibi geliyor insana. Çünkü normal bir ülkenin, normal bir halkın........
© 9 Eylül Gazetesi
