Özgür ve mutlu bir Türkiye, ülke nüfusunun yarısını oluşturan kadınların gücüyle oluşabilir
BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 1. Maddesi şu cümleyle başlar. “Tüm insanlar özgür ve haklar bakımından eşit doğarlar”. Şiddet bir insan hakkı ihlalidir.
Biz kadınlar, Türkiye nüfusunun yarısını oluşturuyoruz ancak yaşam hakkımızı koruyamıyoruz.
Bu yıl 394 kadın kardeşimiz katledildi. Türkiye tarihinde bu güne kadar kaydedilen en yüksek sayı. "Önlenebilir ölüm”den kurtaramadığımız kadın kardeşlerimiz, kuru bir sayıdan ibaret değildi. Her birinin bir adı, ailesi, umudu, gelecek hayali, önünde yaşayacağı uzun bir hayatı vardı.
30 yıllık gazeteciyim. 20 yıldan bu yana bir insan hakkı olan toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadele ediyorum. Son 10 yıldır kadınlara yönelik şiddetin katlanarak artmasının yanısıra, şüpheli ölümlerin artışı, şiddetin normalleştirilmesi içimizi acıtıyor. Erkek şiddeti durmuyor, çünkü kadınları koruyan kanun (6284 sayılı Ailenin Korunması Ve kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanunu) etkin şekilde uygulanmıyor.
Kadına yönelik cinayetlerin azaldığı tek bir yıl vardı. 2012!
İstanbul Sözleşmesi’nin kabul edildiği yıldı.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ ‘nin birinci amacı, şiddetin ortaya çıkmasını zorlaştıran bir toplum yaratmaktı.
Öyle bir toplum yarat ki, şiddet ortaya çıkmasın.
Önlemini baştan al.
Nasıl covid’e karşı aşı geliştirildiyse, kadına yönelik şiddete karşı geliştirilen aşı da “İstanbul........
© 12punto
