menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Durdurulamaz vahşet: Emperyalizm

12 0
25.06.2025

Emperyalizm ve saldırganlık; devletlerarası ilişkilerin politik görüntülü saldırı yöntemidir. Bu saldırının özünde ekonomik sömürü, siyasi hâkimiyet ve Ortadoğu’da görüldüğü üzere bölgesel güç elde etme hedefleri saklıdır. Zaman ve koşullara bağlı olarak çok farklı yöntemlerle ve farklı araçlarla yürütülen saldırganlık ve yağma faaliyeti ilk dönemlerde net askeri müdahale ve saldırganlık gibi algılanabilir yöntemlerle uygulanmışken, günümüz koşullarında ekonomik ve ticari ilişkiler şeklinde algılanamaz politikalarla yürütülmektedir.

Neden bugün bu konuyu tartışıyoruz? Sebep, hepimizin yüreğini hoplatan İsrail saldırıları ve nihayet ABD’nin İran’da iki noktayı bombalamasıyla, umarım geçicidir, çatışmaya dâhil olmasıdır.

Bu konu, uluslararası ilişkiler ve yürütülüş anlamında bir yönü ile siyaset bilimini, uygulanış yönü ile de askerlik konusunu ilgilendirdiği için bana yabancıdır. Fakat işin bir de ekonomik boyutu vardır ki, sayılan iki konuyu da içine alır ve yönetir. Bugün işin ekonomik boyutu bağlamında meseleye bakmak istiyorum.

Her konuda olduğu gibi emperyalizm konusunda da diyalektik yöntemi uygulayarak, görünürdeki uygulamaların geri planındaki gerekçelerini irdelemeye çalışacağım. Emperyalizm, Engels’in, kapitalizmin monopolleşip, finansla birleşmiş halinin çevreye sermaye ihracı olarak yayılması şeklindeki görüntüsü günümüzde yerini küreselleşmeye bırakmıştır. Hal böyle olunca günümüzün emperyalist ilişkileri bir tür ticari ilişki gibi görülmekte ve böylece yürütülen perdelenmiş soyguna geçmişte olduğu gibi karşı çıkılmamakta, hatta tam tersi arzulanan ve ülkeye davetiye ile çekilmeye çalışılan ilişkiye dönüşmüştür.

Günümüzde Ortadoğu’da yaşanan cehenneme bakacak olursak, yaşananların ne Engels’in tanımladığı emperyalist ilişkiyi, ne de çağımızın küreselleşme olarak bilinen örtülü sömürü ilişkisini barındırmaktadır. Bu nedenle, Ortadoğu’da yaşananları örtülü emperyalist ilişki olarak değil, en kaba hali ile ülkelerin işgali ve arazinin güçlerin tercihi doğrultusunda yeniden şekillendirilmesi olarak görmek gerekir. İkinci Paylaşım Savaşı sonrasında egemenliğin İngiltere’den ABD’ye geçmesi, İngiltere’nin şekillendirdiği Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmesini gerektirmektedir. Mesele salt kapitalist dünyada yaşanan lider değişikliği ile anlatmak da yetmiyor, buna ilaveten bir de 14 Mayıs 1948 yılında kurulmuş olan İsrail devletinin güvence talebi gündemdedir. Bu nedenle, Orta doğu alanının başlangıçta dost olan İran’ın zayıflatılması,........

© 12punto