menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hava sıcak mı sıcak, gündem bunaltıcı mı bunaltıcı

7 0
22.07.2025

Hava sıcak mı sıcak, gündem bunaltıcı mı bunaltıcı. Ülkemin adeta çatısı çatırdıyor. Bir şeylere sevinmem gerek. Aklıma sevgili iki dedem geliyor. Onlarla ilgili, anımsadıkça beni çok sevindiren iki gerçek öykü paylaşacağım. Umarım sıkılmazsınız.

Önce ortak yanlarını paylaşayım. İkisi de Darüşşafaka mezunu, yani yetim büyümüşler. Babamın babası Halil İbrahim, hattat bir aileden geliyor ve o nedenle de sonradan Yazıcı soyadını almış. Darüşşafaka’dan alül ül ala (en üstün) notlarla mezun olup, önce telgraf müdürlüğü yapmış, sonradan da maliye müfettişi olup Maliye Vekaleti müsteşarlığına kadar yükselmiş, 1925 yılında İzmir suikastına karıştığı gerekçesiyle idam edilen ünlü Osmanlı maliyecisi Cavit beyin ikinci adamı olmuş, 1926 yılında, üst düzey Osmanlı bürokratlarının emekli edildiği özel bir yasayla emekli edilmiş. Ben İbrahim dedemi göremedim. Ancak çok sevdiğim ve bana çok şey öğreten rahmetli babaanneme, bu özel yasa gereğince emekli maaşı bağlanmamış. Sonradan anlamıştım, neden şişman torunu Hasan’ı görmeye her gelişinde bana yine neden sadece ufak bir kese kâğıdı kestane veya gofret gibi pahada hafif hediyeler getirdiğini. Aile içinde, kaynağı babaannemin dayısı Hamdullah Suphi Tanrıöver olan, şöyle bir rivayet de dolaşırdı. Meğer dedem emekli edildikten bir süre sonra Atatürk, İsmet Paşa’ya “İsmet, aramızda maliyeden pek anlayan yok. Eskiden Cavit vardı, onu da astık. Halil İbrahim diye bir çocuk varmış, ne dersin, onu yeniden görevlendirelim mi?” diye sormuş. İsmet paşanın cevabı ise kesinmiş: “Hayır, olmaz. Ona Cavit bulaşmıştır.”

İbrahim dedemin sizinle paylaşmak istediğim hikayesi ise şöyle. Maliye teftiş heyeti başkanıyken bir ihbar gelir. Milli ve yerli bir grup cingöz, Düyunu Umumiye ’de görevli bir grup yine cingöz İngiliz’le çete kurmuş, Düyunu Umumiyenin ana görevi olan Osmanlı........

© 12punto