Dünya vatandaşı palavrası
Bizim kuşak soğuk savaş döneminde büyüdü.
Çin henüz devreye girmemiş, ucuz oyuncaklar sınırlarımızın içine henüz dalmamıştı.
Kendi oyuncağımızı kendimiz yapardık.
Tahta ya da bilye tekerli arabalar, elektrik borularından yapılan çoklu külah atarlar ve misketler.
Etrafımızda yurtdışına giden Almancı harici pek kimse yoktu.
Pasaport lafını pek duymazdık bir kenara, evde kimsenin pasaportu yoktu.
Sonraları babamın yeşil pasaportunu görmüştüm de epeyce ilgimi çekmişti.
1994 yılımda yurtdışına eğitim için gidecekken bana da pasaport lazım olmuştu da acaba alabilir miyim diye endişe etmiştim, duyduğumuz trajik hikayelerden dolayı.
Tanıdık polis memuru komşudan rica etmiştik, ne olur ne olmaz, kolayca alalım diye.
Sonraları Hırant Dink’in pasaportla imtihanı hikayesini okuyunca, endişemde ne kadarda haklı olduğumu tekrar anlamıştım.
Birçok arkadaşım da pasaport alıp yurtdışına gitti.
Uzun yıllar geçti.
Kimi benim gibi geri döndü kimi maceralarına devam etti.
Dönenlerin büyük kısmı bir........
© 12punto
