menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İktidarın 'Baş Müzakerecisi' kim olacak?!

62 1
14.07.2025

Birinci açılım sürecinde şu sloganları ezberledik:

Önümüzdeki günlerde çok iyi şeyler olacak... Mutlaka halledilmeli... Geleceğe dair umudumuz arttı... Yolumuza devam edeceğiz... Kararlılığımız sürecek... Geri adım atmayacağız, taviz vermeyeceğiz... Türkiye kendi meselelerini kendi halledecektir... Gelişmeleri dikkatli şekilde takip edeceğiz... Sil baştan yaparız... Bugün iyi bir noktadayız.”

O söz ve ifadelere karşı da Devlet Bahçeli çıkıp şunları söyledi:

“Egemen Türk devletinin cezaevinde yatan müebbet ceza almış bölücü bir mahkûm, eğer Türkiye’nin bölünmesine ve ayrılmasına dönük projelerini, fikirlerini dışarıdaki yandaşlarına, terör örgütüne ve taraftarlarına ulaştırabiliyorsa burada aklımıza iki şey gelmektedir: Ya muazzam bir güvenlik ve kontrol zafiyeti vardır ve bundan faydalanan İmralı canavarı dışarıyı yönlendirmektedir. Ya da çok ciddi bir hükümet operasyonu vardır ve terör örgütü elebaşısı suflörlük yapmaktadır... İmralı’dan hain projelerin dışarıya çıkmasına müsamaha gösteriliyorsa, devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü beka düzeyinde tehlikelere atılıyorsa, o zaman AKP hükümetinin Türkiye Cumhuriyeti’ni bildirimsiz feshetmek gibi bir niyeti olduğu ortaya çıkacaktır... Dünyada, egemenlik haklarını kullanan hangi devlet, kendisini yıkacak ve yok edecek girişimlere müsaade edebilir? Veya yönetim yapısını değiştirmeyi amaçlayan, milletinin bütünlüğünü bozmayı hedefleyen ve bayrağını indirmeyi aklından geçiren mihrakların faaliyetlerine açıkça izin ve fırsat vermesi mümkün müdür?... Binlerce yıllık devlet geleneğine sahip Türk devletinin bugünkü içler acısı halinin vebali kimin üzerinde olacaktır?... Türk devletinin kudreti bugün ayağa düşürülmüş ve itibarı yerlere batırılmıştır. Şayet bugün cezaevinde yatan bir hainin projeleri salonlara ulaşıyorsa, ülkenin parçalanmasının fikir egzersizleri yapılıyorsa bundan birinci derecede sorumlu, devleti bu hale düşüren siyasi iktidar olacaktır... Maalesef Türk milleti yıkım sürecinin öncesinde ve sonrasında, devlet ve hükümet sorumluluğunu üstlenenler tarafından dile getirilen hamasi ve içi boş sözlere birçok defa şahit olmuştur... AKP hükümetinin dışarıdan ısmarlamayla yürüttüğü ihanet projesinin, Kürt sorununa indirgenmesi ayıptır, hezeyandır ve zırvadır.”

30 teröristin silah yakma şovu ve bundan sonrasını masaya yatırmadan önce Erdoğan’ın “tarihi” diye nitelendirilen Kızılcahamam konuşmasından bir bölümle başlayalım.

“Şehit anaları, şehit babaları ellerinizden öpüyorum, hiç kimse şehitlerimizin aziz hatırasına el uzatamaz onların mirasına leke süremez. Evet, müsterih olun, gelinen nokta ile şehitlerimizin gayesi menzilini bulmuş olacak. Gazi kardeşlerim müsterih olun, gelinen nokta ile fedakârlığınız taçlanacak. Türkiye'yi buraya şehitlerimiz taşıdı, gazilerimiz taşıdı, her birine minnettarız ve onların hatırasını asla çiğnetmeyeceğiz.” dedi.

Sonra da PKK’nın silah yakma piyesini kutlamak için her sokak ve caddenin Türk Bayrağı’yla donatılması çağrısında bulundu. Allah’tan, havai fişekli kutlama düzenlenmedi.

PKK mağarasında 12 şehit verdiğimiz gün, İmralı’ya postacılık yapan DEM’lilerle “sürecin geldiği aşamayı ve bundan sonra yapılması gerekenleri istişare ettiğini”, ülkede yas bile ilân edilmediğini, ertesi gün ise teröristbaşının, bölücü........

© 12punto