menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Evet teröristbaşı sözünü tutuyor!..

31 15
06.11.2025

MHP Lideri Devlet Bahçeli bölücü terör örgütü konusunda açılım üstüne açılım yapıyor...

Önceki gün de, “okun yaydan çıktığını, kutlu hedefe kilitlendiğini” anlattıktan sonra Meclis’te kurulan komisyonun “PKK’nın kurucu önderliğinin” ayağına gitmesini savunup, “Bugüne kadar İmralı sözünü tutmuş, açıklamalarının arkasında durmuştur” dedi.

Teröristbaşının sözünü tuttuğu iddiasına inanmamız için de 27 Şubat’taki çağrısın ardından yaşanan gelişmelere dikkatle bakılmasını isteyip şunları kaydetti:

“En son olarak 26 Eylül 2025 tarihi itibariyle bir grup PKK’lının ülkemizden ayrılması, münfesih örgütün tamamen çekildiğini duyurması Terörsüz Türkiye hedefinde kayda değer gelişmelerin tezahür ettiğini gözler önüne sermiştir.”

Bahçeli’nin söylediğini dikkate alıp teröristbaşı ile terör örgütü ve DEM’liler sözlerini nasıl tutmuş, bakalım.

Teröristbaşının 27 Şubat çağrısındaki, “Kürt realitesinin tanınması, kimlik inkârı, Cumhuriyetin tek tipçi yorumları, demokratik toplum, Cumhuriyetin ikinci yüzyılını demokrasiyle taçlandırmak” ifadelerini geçip PKK’nın feshi ve silahların bırakılması için Sırrı Süreyya Önder’e dip not olarak okuttuğu şartı hatırlatalım.

Pratikte silahların bırakılması ve PKK’nın kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir.” diye buyurdu.

İktidar ve ortakları bunu duymazdan gelince de Sırrı Süreyya Önder’in vefatı üzerine gönderdiği taziye mesajında şunu vurguladı:

“27 Şubat’ta, son görüşmemizde yapacağımız çağrıya eklediğimiz son cümleyi elleriyle not almıştı ve bizzat okumak istemişti.”

Teröristbaşının o çağırısındaki, “tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” cümlesinden hemen önce şöyle bir ifade de vardı:

“Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın...”

Şimdi çok gündemde ya; Edirne Cezaevi’ndeki Selahattin Demirtaş’ın bu sözleri nasıl yorumladığını aktaralım. Çağrıda “şart değil, ama karşılıklı gereklilikler” bulunduğunu, “yeni paradigmanın ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Kürtlerin de devletidir’ şeklinde ortaya çıktığını” bildiren Demirtaş şunları kaydetti:

Devlet de artık tekçi resmi ideolojiyi tümden bir kenara atarak Kürtlere tüm kapıları sonuna kadar açmalı; Kürtlerin diline, kültürüne, kimliğine saygı duymalı, bunları anayasal ve yasal güvence altına alarak eşit yurttaşlık temelinde entegrasyona zemin yaratmalıdır. Benim yeni paradigmadan anladığım, Erdoğan’ın ve Bahçeli’nin arkasında durduğu irade de Özel’in ‘Kürtlere devlet vaat ediyorum.’ söylemi de Öcalan’ın çağrısı da budur... Yeni Türk-Kürt ittifakı bu temelde şekillenip gelişecek ve bu yeni durum Suriye, Irak ve İran Kürtlerini de olumlu etkileyecek. Artık hiçbir Kürt, bulunduğu devletin de Türkiye’nin de karşıtı, düşmanı, tehdidi olmayacak.”

Teröristbaşı ve örgütünün sözde ikinci adımı; 5-7 Mayıs’ta toplanan kongrede silahlı eylemlerin sonlandırıldığının ve örgütün tasfiye edildiğinin açıklanması oldu.

O açıklamada ne vardı?

Türklere “soykırımcı” dendi... Lozan ve........

© 12punto