Cumhurbaşkanlığı avukatı: 'Vatandaşın peşine düştük, saldırıyoruz gibi bir algı yaratmaya gerek yok'
2010 yılında Fatih Altaylı’nın Teke Tek programına katılan dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, dokunulmazlıklarla ilgili soruyu şöyle cevaplamıştı:
“Yargıya kurum olarak güveniyorum, ama her yargıca güvenmiyorum. Bize yönelik her türlü hakaret mahkemede ‘ağır eleştiri’ olarak değerlendiriliyor. Milletvekillerimizi gladyatör gibi birilerinin önüne atma niyetinde değiliz… Önce yargı tarafsız olacak... Gırtlağına kadar politize olmuş, ideolojiye bulaşmış hakimler var. HSYK’nın yapısını değiştirmeye çalışıyoruz. Kendisine dokunduğun zaman eğer bu anki HSYK’nın başındaki insanlarda yetki olsaydı, başta Başbakan olmak üzere bakanları teker teker içeri atacaklardı.”
15 yıl sonra Saray havalisinden birilerinin, “suyun ısındı” demesinin ardından içeri atılanlar kervanına Fatih Altaylı da dahil oldu. Üstüne 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılıp tutukluluğunun devamına karar verildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca resen başlatılan soruşturma sonucunda hazırlanan iddianameye göre Altaylı’nın “suçu”; “Cumhurbaşkanına fiili saldırıdan bahisle tehdit”!..
Sanırsınız ki, adamlarıyla birlikte hazırladığı planlar ve saldırı aletleriyle suçüstü yakalanmış. Ama yegâne “delil”; Altaylı’nın YouTube kanalında tek başına yaptığı, Osmanlı tarihinde yaşanmış bazı olaylara ilişkin bir değerlendirme.
Nitekim Altaylı da savunmasında, “Yapmış olduğum konuşmanın Cumhurbaşkanı’nda korku yaratması pek mümkün değil. Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanlığı’nda 4 bin personel çalışıyor. Ben yayınımdan sonra ‘Sayın Cumhurbaşkanının programında bir değişiklik olmuş mu?’ diye sordum. Ne benim yayınımdan sonra ne de başka bir zamanda Cumhurbaşkanının programında herhangi bir değişim olmadı... Ben örgüt mensubu değilim, karşınızda duran bir vatandaşım. Cumhurbaşkanını tanıdığınız zaman, İsrail’le kavga etmiş, Mossad’dan korkmamış biridir.” dedi.
Altaylı’ya verilen cezadan çok tutukluluğunun devam kararına kimi AKP’liler bile tepki gösterdi.
Ama özellikle Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un, sanki başka birilerinin veya bir yerlerin de böyle yetkileri varmış gibi, “kararın ilk derece mahkemesince verildiğini ve tutukluluğun devam edip etmeyeceği konusundaki takdirin tamamen mahkemede olduğunu” vurgulaması pek bir anlamlıydı!..
Yazıya Hüseyin Çelik’in 15 yıl önceki sözleriyle başladık, çünkü dün o da Altaylı kararını eleştirip özetle şunları söyledi:
“Altaylı’nın ifadeleri, gerçek anlamda işleyen bir hukuk devletinde ve sağlam temellere oturmuş bir demokraside tepki çekebilir; fakat asla ceza yargılamasına konu edilemez... Konuşan toplumdan değil, otoritenin baskısı altında suskunlaşan ve........© 12punto





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein