menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sömürge ekonomisi isen hukuk olmadan da yabancı sermaye gelir

27 50
20.07.2025

Hemen hemen bütün iktisatçılar, ekonomik kalkınma ve gelişmişlik düzeyi için, demokrasi ve hukuk standartlarının çağdaş dünya seviyesinde olması gerektiğini söylerler. Özellikle sermaye ve teknoloji birikiminin yetersiz olduğu ülkelerde, bu açığın doğrudan yabancı sermaye girişleri ile kapatılması için, hukuk ve ekonomik istikrar (enflasyonsuz bir ülke ve alınan ekonomik kararların şeffaflığı) büyük önem taşır.

Türkiye için, şöyle bir gözlemde bulunuyorum. Hukuk olmadan da yabancı sermaye gelir. İleride iktisat tarihçileri daha net değerlendirecektir. Osmanlı İktisat Tarihi ve Türkiye Cumhuriyeti İktisat Tarihi penceresinden bakarak günümüz ekonomisini değerlendirmeye çalışan iki kitap yazmış biri olarak tarihe not düşüyorum. Türkiye ekonomide yeni bir evreye geçiş yapmak üzere…

“Hukuk olmadan da yabancı sermaye gelir” derken kastettiğim evre budur. Bu evre artık Türkiye Cumhuriyetinin yarı sömürge-sömürge ekonomisine dönüşme evresidir. İktidarın 23 yıllık ekonomi politikaları sonucunda Türkiye, artık dünya ekonomisindeki, işbirliği yapılacak, iş ortağı olacak bir ülke olmaktan çıktı, madenleri, doğal kaynakları sömürülecek bir ülke olarak görülmeye başlandı.

Yeri gelmişken şunu da belirtelim. Yabancı sermayenin kar transferi başkadır. Komünist Parti ile yönetilen Çin’de de yabancı sermaye kâr transferi yapar. Yüksek faizle döviz bulup (sıcak para) ekonomiyi çevirmek ayrı bir sömürü mekanizmasıdır. Her ikisinde de, yurt içinde bir katma değer yaratılır. Sömürge ekonomisi bambaşka bir mekanizmadır. Ekonomide katma değeri yoktur. Ülke kaynakları yağmalanır, sadece imtiyazları dağıtan yönetim kademesinin zenginleşmesini sağlar.

AKP iktidarında 2018’e kadar AB’ye tam üyelik görüşmeleri nedeniyle rekor seviyede doğrudan yabancı sermaye girişi olduğunu da hatırlatalım. Gerçi gelen yabancı sermayenin önemli bir kısmı Türkiye’nin kalkınmasını sağlayacak ihracata yönelik yatırımlara değil, iç piyasaya yönelik yatırımlar idi ama yine de tasarruf ve yatırım açığını kapatması ve enflasyonun kontrolü açısından önemliydi. (Cumhuriyetin ilk 80 yılında 14 milyar dolara karşılık 20 yılda 260 milyar dolar.)Tek adam rejimine geçtiğimiz 2018’den itibaren,........

© 12punto