Güvensizliğin Kimyası: Çocukluk Travmasından Toplumsal Paranoya’ya
Bir çocuğun güvenli bir limana duyduğ uözlem, bazen ömür boyu süren bir yaraya dönüşebilir. Obsesif-Kompulsif Kişilik Bozukluğu (OKKB), yüzeyde mükemmeliyetçilik ve kontrol takıntısı olarak görünse de, derinlerde çok daha karanlık bir gerçeği barındırır: erken dönem bağlanma travmalarının beyinde açtığı derin yaralar…
Bu sorgulayıcı makale, baba figürünün yokluğunun, ya da ilginç şekilde daha beter yıkıcılığa sahip “toksikvarlığı”nın, insan beyninde nasıl kalıcı bir güvensizlik yanık izi bıraktığını, moleküler düzeyden toplumsal boyuta uzanan çarpıcı bir perspektifle ortaya koyuyor.
GüvensizliğinYanık İzi: Beynin Kimyasal Çığlığı
Beynimizin derinliklerinde, insana dair her şeyin olduğu gibi, güven duygusunun da biyokimyasal yansımaları yer alır. Bu moleküler izdüşüm, travmatik birçocukluk ile bozulduğunda, nörobiyolojik bir kaosa dönüşür:
Oksitosin: Güvenin Kayıp Elçisi
- Baba figürünün yokluğunda oksitosin reseptörleri adeta körleşir
- Beyin, güven sinyallerini okuyamaz hale gelir
- Yetişkinlikte güven oluşturma mekanizmaları felç olur
Kortizol: Stres HormonununTiranlığı
- HPA ekseni kontrolden çıkar
- Kronikstres beyni sürekli alarm durumunda tutar
- Hipervijilans (tetikteolmahali) ve obsesif kontrol ihtiyacı........
© 12punto
![](https://cgsyufnvda.cloudimg.io/https://qoshe.com/img/icon/go.png)