menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Görülmek için yaşamak: Dijital gösteri, yorgun toplum ve anneliğin sunumu

9 0
16.10.2025

Dijital medyada bir bebeğin cinsiyetinin açıklanması, bir düğün pastasının kesilmesi ya da bir doğum günü kutlaması, paylaşılan mutlu bir an olmaktan çıktı. Özel anlar ve paylaşımlar profesyonel kameralarla çekilen drone’larla havadan kaydedilen birer içerik üretim sürecine dönüştü. Bu haliyle dijital sahne, gösterişçi tüketim ve performatif kimlik sunumunun merkezi haline geldi. İletişim akademisyeni Alice Marwick’in “mikro-ünlülük”le tanımladığı olgu çoktan aşıldı. Herkes kendince küçük bir ünlü. Gösterişli anlar paylaşılarak aslında platform ekonomisine katkıda bulunuluyor. Etkileşimli verilerle duygularımızdan yeni bir pazar kuruluyor.

Geçen gün sosyal medyada bir videoya denk geldim. Bir sünnet düğünü. Ama “şov”un merkezinde sünnet çocuğu yok. Anne, sırtında dev kanatlı bir kostümle, pırıltılar içinde yürüyor; abla abartılı bir balo kıyafetiyle sahnede ve baba takım elbisesiyle bir figüran. Sahne diyorum çünkü, o bir tören, bir kutlama değil, performanstı. Sünnet düğününün ana karakteri olması gereken erkek çocuk kenarda, merkezde ise rol çalan bir anne. Anne sosyal medyada paylaşılan videoda çocuğu üzerinden kendi görünürlüğünü, kimliğini inşa ediyordu. Dijital medyada bu ve bunun gibi yüzlerce küçük sahne var. Bu tarz videolar aslında toplumsal bir ayna, artık her şeyin görülmek ve gösterilmek için yaşandığının kanıtı. Kültür eleştirmeni Byung-Chul Han’ın “performans öznesi” burada sunuma harcanan yüzbinlerce lira, binlerce beğeniyle ete kemiğe bürünüyor.

Sosyolog Thorstein Veblen, 1899’da gösterişçi tüketimi, zenginler ve onlara özenenlerin statü aracı olarak tanımlar. Bugün “gösterişçi tüketim” dijitalleşerek cep telefonuna girdi. Herkes kendi küçük lükslerini sosyal medyada sahneliyor. “Ben de varım” demek isteyenler süsleyerek vitrinledikleri hikayelerini dijital medyada gözümüze sokuyor. Bu bağlamda toplumsal yoksulluk ve yoksunlukları gizlemek için bireysel gösteriş bir kalkana dönüşmüş durumda. Gösteriş, kredi kartı borçlarının, taksitlerin ve diğer eksikliklerin üzerini kapatan parlak bir illüzyonla sunuluyor. Filtreler, yalnızca yüzleri değil, yorgun gerçeği de yumuşatıyor. Ama bu “var olma” arzusu aslında bir kamuflaj. Bu yeni gösteriş........

© 12punto