menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye'de insan olmak ve Maslow Teorisi

9 1
03.11.2025

Türk İş Ekim 2025 verilerine göre, 4 kişilik bir aile için yoksulluk sınırı 92 bin, açlık sınırı da 28 bin TL’yi aştı. Asgari ücretin 22 bin lira olduğu topraklarda konuşuyoruz bu rakamları. Aynı rakamlar bize bu ülkenin @’ının asgari ücret düzeyinde bir gelirle yaşamını sürdürdüğünü söylüyor. Yani dini, imanı, ahlakı kimseye bırakmayan memleketimizde milyonlarca insan temel besin maddelerini bile karşılamaktan uzak yaşıyor. Ve yine ilahiyatçılarının neredeyse tamamı, cemaatleri ve tarikatları, dini hassasiyeti olduğunu ileri süren örgütlenmeleri yaşanan bu iktisadi çöküş karşısında tek kelime etmediklerine göre, bu durumu dini ya da ahlaki açıdan normal görüyor; “dine de ahlaka da uygun bir düzen içindeyiz” diyorlar. Sükut ikrardan geliyordu değil mi? Bir kez daha not edelim o zaman. Elinde ahlakmetre ya da din ölçer gibi gezinen ve kimi zaman sözüm ona dini tebliğde bulunanlara şu gerçekliği hatırlatalım:

Hangi ahlak, hangi din?

Yukarıda aktardığımız rakamlar bu ülkenin yoksul ve hatta kelimenin tam anlamıyla aç yüzünü ortaya koyarken, bu durumun siyasal, ekonomik ve toplumsal sebeplerini de konuşmak gerekiyor. Kapitalizmden, yağmacı, bireyci ekonomik ve siyasal sisteme kadar bu durumun bir dizi nedeni var. Bu meselenin bir yüzü. Bir diğer yüzü ise sonuçları. Pek çok başlıkta yaşanan yoksullaşmanın sonuçlarını konuşabiliriz ama ben bu yazıda Maslow teorisi açısından bu durumu ele almak istiyorum.

Önce teoriyi hatırlayalım isterseniz.

Maslow teorisi veya Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi, Amerikalı psikolog Abraham Maslow tarafından 1943 yılında yayınlanmış bir çalışmada ortaya atılmış ve sonrasında geliştirilmiş bir insan psikolojisi teorisidir.

Buna göre insanlar belirli kategorilerdeki ihtiyaçlarını karşıladıkça, üst basamaktaki ihtiyaçlarını karşılamaya........

© 12punto