Hayat senin hayatın!
Tek bir kelime için yaşıyoruz. Onun için okuyor, düşünüyor, enerji harcıyor, hayata geçiriyoruz. Çocukluktan gençliğe, oradan iş hayatına… Önce notlarımızla, sonra davranışlarımızla, işlerimizle ve yarattıklarımızla hep ‘başarı ve üretme’nin peşindeyiz. Bana büyüklerim hep “benden/bizden daha iyisini yapın” derdi. Daha iyi İngilizce konuşun, daha çok ülke görün, meraklı olun, vicdanlı olun…Daha güzel bir teklif olmaz! Sadece aileniz, mahalleniz ya da ülkeniz için değil, dünya için bir şeyler yapın dediler. Ve en çok da şunu söylediler: “Hayat senin hayatın.”
Ben en çok aileme minnettarım. Bize fabrika, ev, banka hesabı ya da arabalar bırakmadıkları için. Bizim evde hiç araba olmadı.
Hiç ihtiyaç da duymadılar, kullanmayı da öğrenmediler. Ona ayıracakları parayı ablamla benim önümü açmak için harcadılar. Hayat boyu biriktirdikleriyle oturdukları evi alabildiler — ama içinde hepimiz mutluyduk. Başka evlere, işlere, arabalara özenmedik Olanların hayatlarını da hiç merak etmedik. Çünkü öğretmenlerimizden, arkadaşlarımızdan, komşularımızdan gördüğümüz güven ve sıcaklık bize yetti. Okuyan, öğrenen, üreten ve paylaşan insanlarla büyümek en büyük şanstı.
Bizim için iki hedef vardı: üretmek ve başarmak. Okurken çalıştık, öğrenirken öğrettik, mahallemize yardım ettik. Yalnızlık hissetmedik; hiçbir zaman yalnız kalmadık.........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon