‘Hacianestis! Mağrur kumandan! Gel de ordularını kurtar’
Sakarya Savaşı yenilgisi sonrasında Mayıs 1922’de Küçük Asya Ordusu’nun başkomutanlığına getirilen, 59 yaşındaki Yeoryos Hacianestis, haziranda İzmir’e geldikten kısa bir süre sonra Anadolu’da işgal kuvvetleri olarak bulunan ordusunu denetlemek için teftişe çıkar. Cepheleri gezdikten sonra Reuters muhabirinin “Cepheyi gezdiniz, Mustafa Kemal’i gördünüz mü?” sorusu üzerine kibirli bir şekilde “Ne? Mustafa Kemal mi? Kim bu adam? Ben böyle bir komutan tanımıyorum” cevabını verir.
Dönemin Yunan basını bu cevabı çok sevmiştir, gazetelerde manşetlere çıkar. Bu sayede Hacianestis’nin kibri konusunda Türk tarafının fikri olur. Ve bu cevap Türk ordusunun komutanları tarafından not edilir. (‘Hatıralarım’, Asım Gündüz)
Hacianestis Büyük Taarruz öncesi “Mustafa Kemal mi? Kim bu adam? Ben böyle bir komutan tanımıyorum” söylemine Mustafa Kemal Paşa cepheden cevap verir.
1922’nin baharında Hacianestis’nin ordusunu teftişe çıkması sıradan bir durum değildir. Sakarya Savaşı’nı kazanarak işgal kuvvetlerinin Anadolu’nun içlerine kadar olan ilerleyişini durduran Türk ordusunun, bir taarruz yapması beklenmektedir. Hacianestis de bu taarruzu savuşturmak için başında bulunduğu Küçük Asya Ordusu’nun eksikliklerini görmek, cephedeki son durumu anlamak için teftişe çıkmıştır.
Ona göre kaygılanacak bir durum yoktur. Yunan cephesi geçilemeyecek derecede güçlüdür. Aynı günlerde büyük bir titizlikle Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın başkomutanlığındaki Türk ordusu bir taarruz harekatı için hazırlıklarını sürdürmektedir. Kurt Kapanı adı verilen harekat, en ince detaylar düşünülerek hazırlanır ve her şey gizli tutulur.
Plana uygun bir şekilde askeri birlikler yerlerine intikal ettirilirken, Yunan ordusunun yapılan çalışmalardan haberdar olmaması için de önlemler alınır. Ağustosun son günlerine doğru Türk ordusu, hazırlıklarını tamamlamıştır. Ordu, Kurt Kapanı’nı uygulamak için başkomutanın emrini beklemektedir.
Gazi Mustafa Kemal Paşa ‘Nutuk’ta o emri vermeden önce Kocatepe’ye nasıl geldiğini “24 Ağustos 1922’de karargahımızı Akşehir’den, taarruz cephesi gerisindeki Şuhut kasabasına getirttik. 25 Ağustos 1922 sabahı da Şuhut’tan savaşı idare ettiğimiz Kocatepe’nin güneybatısındaki çadırlı ordugaha naklettik. 26 Ağustos sabahı Kocatepe’de hazır bulunuyorduk” diye anlatacaktır.
26 Ağustos 1922’nin sabahına doğru Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa (Çakmak), Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa (İnönü) ile Afyon’daki Kocatepe’de yerini alsalar da planladıkları gibi saat 04.30’da taarruz başlatılmaz. Çünkü ortalığı kaplayan sisin bütün planları aksatma riski vardır.
Başkomutan gergindir. Fakat bir süre sonra sis dağılır. İşte o zaman, saat 05.30’da başkomutan bir milleti bağımsızlığına kavuşturacak taarruzun emrini verir. Sabahın sessizliği 15. Tümen’e ait 150 mm’lik obüsün gürlemesiyle yırtılır. Sonra diğer top ve obüsler ona katılır. Topçular bir bir Yunan mevzilerini dövmeye başlamıştır.
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın yaveri Salih Bozok, taarruz başladığında Gazi’nin yanındadır. Anılarında o anları şöyle anlatır:
“Yarım saat süren topçu ateşinden sonra mitralyöz ve piyade tüfekleri işlemeye başladı. Bundan, kıtalarımızın........
© 10 Haber
