Babam
Dün akşam dostlarımla Haluk Bilginer’in başrolünü oynadığı Baba oyununu izledik. Aslında izlemek kelimesi yetersiz kalır büyülendik. Tavsiyem odur ki ilk fırsatta gidin.
Sizde de olur mu bazen? Beklemediğiniz bir olay içinizde öyle bir noktayı tetikler ki isteseniz de kaçamazsınız. Oyundan sonra babamla olan ilişkimin kapıları açıldı.
Babam ani bir kalp kriziyle bizden ayrılalı çok zaman oldu. O 44 yaşındaydı ben 17. Bir yılımı da yurtdışında geçirdiğim için onunla olan tüm ilişkimiz 16 yıllıktı. Kendimi bildiğim süreyi toplasak 12-13 yıl. Çok kısa değil mi?
Onun annemle birlikte hayat mücadelesi verirken kardeşimi ve beni olabilecek en iyi konuma getirmek için sonsuz gayretlerini birinci sıraya yazalım. Hayatlarını bizim için yaşadılar. Minnettarım.
İlk aşk ilişkisinin kız çocukları ve babaları arasında olduğu söylenir. Bizimki ne çocukken ne de ergenlik dönemimde öyle değildi. Sevildiğimi bilirdim ama mesafeli bir ilişkimiz vardı. Babam küçük yaştan itibaren beni hiç yanından ayırmadı. İşe götürdü, maça götürdü, şiirler ezberletti. Ancak aynı zamanda tüm yapmak istediklerimi engelleyen bekçiydi. Çok yüksek bir koruma altındaydım. Boğulurdum. Yasakların neden olduğu açıklanmadığı için de ona kızgındım. Kuzenim ya da kardeşim olmadan yalnız........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d