menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye Ne Zaman Zayıflasa Talepler Neden Üst Üste Geliyor?

16 0
25.11.2025

Londra’da öğrenciyken bir pizzacıda çalışıyordum. Sahibi, Ortadoğu’dan Avrupa’ya savrulmuş bir Süryani göçmeniydi. Sadece iyi bir esnaf değil; sürgünün ne demek olduğunu bilen, tarihin, kimliğin ve güç dengelerinin bir insanın hayatına nasıl sirayet ettiğini derinden hisseden biriydi.

Bir akşam, hamur açarken bana dönüp sessizce şöyle dedi:

“Siz güçlü olduğunuz zaman Kürt, Ermeni, Süryani, Yunan meseleleri susar. Ama zayıfladığınız anda hepsi geri döner — hem de daha ağır taleplerle.”

O gün bunu yalnızca hayatın içinden gelmiş bir insanın pragmatik gözlemi olarak kaydetmiştim. Oysa yıllar geçtikçe — Ankara’nın koridorlarından Pekin’in devlet salonlarına, Brüksel’den Washington’a uzanan diplomatik masalarda — ne zaman Türkiye konuşulsa, o cümlenin aslında bu ülkenin jeopolitik gerçeğini nasıl da isabetle özetlediğini fark ettim.

Bir pizzacı tezgâhında söylenen o cümle, Türkiye’nin kader çizgisinin sade ama sarsıcı ifadesiydi.

Türkiye güçlü olduğunda birçok sorunu tamamen çözmese bile yönetmeyi, sınırlamayı, masanın hızını belirlemeyi başarır. Çünkü bu coğrafyada güç hâlâ en güvenilir diplomasidir.

Siyasi istikrarın yüksek, ekonominin dirençli, devlet kurumlarının saglam, güvenlik mimarisinin güçlü olduğu dönemlerde Türkiye’ye yönelik tüm fay hatları doğal olarak geri çekilir. PKK’nın manevra alanı daralır; Kürt meselesi birliğe zarar vermeyecek rasyonel bir zeminde tutulur. Ermeni iddiaları uluslararası alanda karşılık bulmaz; Süryani, Rum ve diğer azınlık meseleleri diyalogla çözülebilir hâle gelir.

Suriye ve Irak sahasında Türkiye’nin caydırıcılığı belirleyici olur. Doğu Akdeniz’de Ankara’yı dışlayan hiçbir ittifak kalıcı olamaz. Yunanistan’ın taktikleri........

© 10 Haber