Kutsala Ulaşmak: Dilin, Aklın ve Kalbin Yolculuğu
İnsan, düşünmeye başladığında büyür.
Her soru yeni bir keşfin kapısını aralar; her cevap, ruhumuzda bir iz bırakır.
İşte bu yüzden kutsal metinler, yalnızca inanç kaynağı değil, insanın kendi iç yolculuğunun da mihenk taşı olageldi.
Ama zamanla kutsala ulaşmak, görünmez duvarlarla zorlaştı.
Kur’an bugün hâlâ yüzyıllar öncesinin Arapçasıyla okunuyor. Oysa sıradan bir insan için bu dil, ruhuna değil, kulağına hitap ediyor sadece.
Kimi zaman Diyanet İşleri Başkanı bile bu ağır dildeki incelikleri kavramakta güçlük çekiyor, çevirmene ihtiyaç duyuyor.
Babaannemin hatırası hâlâ canlı:
Bir gün kısa dalga radyomda Libya Arap Cemahiriyesi’nden bir futbol maçına denk geldik. Spikerin coşkulu Arapçasını duyan babaannem, Kur’an okunuyor sanarak hemen diz çöktü, huşu içinde dinlemeye koyuldu.
O an şunu düşündüm: İnsanlar için kutsal, dilin ötesinde bir kalp titreşimi.
Ama anlayamadığında, bu titreşim de zamanla yitip gidiyor.
Tarih bize bunu tekrar tekrar gösterdi.
İncil, uzun süre Latinceyle halktan kopmuştu. Torah, eski İbranice bilen bir avuç bilginin tekelindeydi. Antik Çin ve Hindistan’da da kutsal metinler, halkla arasına aşılması güç bir mesafe koymuştu.
Çağlar değişti, toplumlar değişti, ama dilin ördüğü........
© 10 Haber
