Brüksel Sabahında Adalete Yürümek
Brüksel’de serin, gri bir sabah. Yağmur çiseliyor.
Henüz şehir tam uyanmamışken, ben Avenue Louise boyunca mahkeme binasına doğru yürüyordum.
Yarım saatlik ama yarım asır gibi gelen bir yürüyüştü bu.
Aslında bir ömrün muhasebesi gibiydi.
Bir yol değil, bir yüzleşmeydi. Çok derin bir hesaplaşma.
Adımlarım sessizdi ama zihnimdeki sorular gürültülüydü:
Ne söyleyeceğim?
Nasıl söyleyeceğim?
Ve en önemlisi: Niçin buradayım?
Yol boyunca konuşmamı zihnimde tekrar tekrar kurdum.
Fransızca cümleler… ama mesele dil değil, yürekti.
Çünkü söyleyeceklerimin tercümeye ihtiyacı yoktu.
Onlar evrenseldi.
Konuşmamı üç temel değerin üzerine inşa etmiştim:
Manevî bütünlük. Sadakat. Güven.
Bu üç ilkeye hep sıkı sıkıya bağlı kaldım.
Elbette hatalarım da olmuştur, herkes gibi.
Ama bu değerler benim yaşam pusulam, insanlık ölçüm, karar terazim oldu.
Bazı insanlar bu değerlere kör kalabilir.
İntikam, hırs ya da para uğruna sizi en derinden yaralayabilirler.
Ve öyle bir an gelir........
© 10 Haber
