menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye’nin bitmeyen derdi: Tutuklama

27 0
thursday

Bu konuda son 35 yılda kaç yazı yazdığımı ben de bilmiyorum, ama çok defa yazdım, onu biliyorum.

Türkiye’nin bitmeyen bir derdi, bitmeyen bir adaletsizlik kaynağı bu tutuklama konusu.

Savcılarımız, yürüttükleri suç soruşturmalarında soruşturdukları kişiler için tutuklama talep etmeyi çok seviyorlar. Savcının talebini bağımsız bir gözle ve hukuk ışığında değerlendirmesi gereken hakimlerimiz de tutuklama kararı vermeyi çok seviyorlar.

Böyle olunca, hakkında soruşturma yürütülen çok sayıda insan kendini daha yargılanmamışken, hakkında dava bile açılmamışken cezaevinde buluyor.

Bakın, son dönemin çarpıcı örneği Ekrem İmamoğlu. 19 Martta gözaltına alındı, 23 Martta da tutuklandı. Aradan geçti 5 aya yakın süre, İmamoğlu cezaevinde ve hala hakkında dava açılmış değil.

Yani İmamoğlu aslında neyle suçlandığını bilmeden hapis yatıyor.

5 ay dile kolay ama hatırlayın geçmişte 10 yıl boyunca tutuklu kalanlar vardı, mahkum olmadan ceza çekenler. O zamanların Türkiye’si bu meseleyi bir “sorun” olarak gördü ve çözmek için de tutuklama süresine maksimum sınır getirdi. Şaka gibi.

Parlamento, zamanında Türkiye’nin bu sorununu çözebilmek için hakimlere tutuklama dışı seçenekler sundu. Adli kontrol adı verilen bu seçenekler sayesinde hakimlerin tutuklama yapmak yerine bu tedbirlerden birini uygulama yoluna gideceği düşünüldü ama olmadı. Savcılar tutuklama istiyor, hakimler de veriyor.

Daha fenası şu: Tutuklama yapmayan veya mevcut tutukluyu tahliyeye yönelen hakimler çok ağır bir baskı altına alınıyor. Sürülenler, tenzili rütbeye uğrayanlar, haklarında hemen soruşturma başlatılanlar… Tahliye kararı vermek hakim açısından sahiden cesaret meselesi.

Bir soruşturmanın tutuklamalar yapılarak yürütülmesi, suçlanan kişilerin o suçu işlediklerine dair kuvvetli bir karine, tutuklu olmadan soruşturmanın devam etmesi ise tam tersine suçlamaların zayıflığının bir emaresi gibi algılanıyor.

Oysa kural, atılı suç cinayet bile olsa, soruşturma ve yargılamanın tutuksuz yapılmasıdır. Adalet sisteminin bireyleri henüz mahkum olmadan cezalandırmaktan kaçınması gerekir.

Öyle ya, Ekrem İmamoğlu yarın beraat ederse, bu içerde geçirdiği 5 ay ne olacaktır? İmamoğlu’na devlet........

© 10 Haber