Koca CHP’nin kaderi tek kişinin siyasi kariyerine mi indirgendi?
Bu konulara hiç girmek istemiyorum, çünkü hem ben sıkılıyorum ve hem de bu keçi boynuzu gibi konularda okuyucu da sıkılıyor.
Ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin eski lideri Kemal Kılıçdaroğlu bu konuyu durup durup gündeme getirdiği ve sanki CHP içinde gerçekten böyle bir tartışma varmış izlenimi durduk yerde yeniden gündeme geldiği için bugün sıkılmak ve sizi sıkmak pahasına yazacağım.
Geçen hafta TGRT Haber’den gazeteci Fatih Atik, “Kılıçdaroğlu’nun yakın çevresine söyledikleri” diyerek CHP içini ilgilendiren bir dizi iddiada bulundu. Bu iddiaların bir kısmına (tamamına değil) Kemal Kılıçdaroğlu’ndan yalanlama geldi. Kendi çapında küçük bir polemik oldu, hatta polemik bir de Uğur Dündar-Kemal Kılıçdaroğlu polemiği bile doğurdu.
Normalde hiçbir kıymeti harbiyesi olmayan lafazanlıklar. Benim açımdan yegane kıymet, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir süredir el altından kurulan bir söylemi artık tamamen sahiplenmesi oldu.
Bu söylem, kabaca “Koskoca CHP’nin kaderi bir kişinin (Ekrem İmamoğlu) siyasi kariyerine indirgendi” şeklinde özetlenebilecek olan söylem.
Gelin bu söyleme yakından bakalım. Doğru ve haklı bir eleştiri mi, yoksa değil mi?
Siyaset dediğimiz şey kabaca iki düzeyde yapılan bir şey:
Bu düzeylerin birincisi ve olmazsa olmazı ilkeler, temel politikalar.
İkinci düzey ise güncellikle harmanlanmış biçimde bu ilke ve politikaların halka nasıl anlatılacağına dair iletişim stratejisi.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin bugün uyguladığı temel politikaları ve bu politikalarla ilgili iletişimi, aslında bakacak olursanız en azından 2013 yılından beri, o dönem Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı sırasında oluşturulmuş şeyler.
Çok kabaca söylemek gerekirse, ülkede bir demokrasi ve özgürlükler açığı var, buna tek adam yönetiminin baskı rejimi katkıda bulunuyor, o tek adam rejimi yaygın yolsuzluklar ve kötü yönetimi beraberinde getiriyor, CHP iktidara geldiğinde bu sorunların tamamını çözerek refahın yeniden artmasını sağlayacak, daha mutlu ve müreffeh Türkiye’ye böyle ulaşılacak.
CHP ısrar ve inatla 12 yıldır ve iki genel başkan yönetiminde temel olarak bu cümleleri söylüyor Türkiye’ye. Buna “Yeni CHP” adını Kemal Kılıçdaroğlu taktı.
Öteden beri bu cümlelerin halka yeterince tesir etmemesinin sebeplerini de arıyor parti. Kendilerince buldukları iki sebep var.
Bu sebeplerden birincisinin, CHP’nin ülkedeki mevcut kültür savaşındaki pozisyonuyla ilgili olduğunu düşündü CHP’liler. Bu pozisyonun, halka tepeden bakan (göbeğini kaşıyan adam), halk kesimleri arasında ayrım gözeten (başörtülülere yönelik şeyler), din ve inanç konusunda ikircikli tutum olduğunu düşünen parti, pozisyonunu değiştirdiğine dair inandırıcılık yaratmaya uğraşıyor 12 yıldır. Bunda bir mesafe aldılar ama geniş seçmen kitleleri içinde yeterince güven oluşturamadıkları anketlere de yansıyan bir olgu. Parti birinci parti konumuna yükseldi belki ama hala yüzde 30’larda. Oysa ulaşması gereken yer yüzde 45’in ötesi olmalı.
CHP’nin kendini eleştirirken bulduğu ama dile getirmediği ikinci sebep ise bu “Yeni CHP’yi” anlatacak sembol isim, lider bulma sorunuydu.
O lider, hiç beklenmedik bir anda, hiç beklenmedik bir yerden çıktı. Düne kadar kimsenin adını bilmediği CHP’nin İstanbul Beylikdüzü’ndeki Belediye........
© 10 Haber
