menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hazır Hakan Fidan’ı yakalamışken şunu da sorsaydınız keşke

37 0
15.11.2025

Ankara’da 90’lı yılların ikinci yarısı boyunca Radikal gazetesinin Ankara Temsilciliğini yaptım.

Ankara Temsilciliği bir gazeteci için önemli bir mesleki aşama ve beraberinde pek çok avantaj getiren bir şey.

Ne kadar uzman ve mesleklerinde iyi olurlarsa olsunlar maalesef Ankara’da muhabirlere açılmayan pek çok kapı temsilcilere açılır. O yüzden bir zamanlar Türkiye’de gazetecilik yapılırken Ankara’da temsilciler arasında da ayrıca özel bir rekabet vardı.

Bu rekabette da temsilciler eşit değildi aslında. Ben Radikal’in temsilcisiyken, Hürriyet’in Ankara Temsilcisi Sedat Ergin, Sabah’ın Ankara Temsilcisi ise ardı ardına Aslı Aydıntaşbaş ve Murat Yetkin’di.

Hürriyet ve Sabah’ım temsilcisine açılan kapılar, mesela bana o kadar da kolay açılmazdı. Bu iki gazetenin ağırlığını hissetmemek imkansızdı.

Bugün öyle değil. Tayyip Erdoğan iktidarının “dost-düşman” ayrımı yüzünden gerçek bir gazetecilik yapılamadığı gibi anlamlı bir rekabet de yok. Genel olarak gazeteciliğin topluma bir zamanlar ifade ettiği değerin ve anlamın çok ama çok gerisinde mesleğimiz, sebebi dediğim gibi Erdoğan iktidarının uzun yıllardır sistemli biçimde yürüttüğü “dost-düşman” ayrımı yüzünden medya sermayesinin neredeyse sadece “dost”lardan oluşması, “düşman” safların ise bilgiden uzaklaştırılıp habercilik anlamında bir anlam ifade etmez hale getirilmesi.

Bu şartlarda, yani rekabetin sıfıra indiği şartlarda Hürriyet ve Sabah markaları da o eski anlamlarını ifade etmiyor. Çünkü okuyucuya bir anlam ifade etmiyorlar. Bakın dün haber vardı, Hürriyet’in de sahibi olan Demirören Medya Ankara’daki matbaasını kapatıyordu. Eskiden çok önemli bir baskı merkezi olan Ankara matbaası artık gereksizdi, çünkü basılı gazete satılmıyordu.

Kimse bana “dijital rekabet”ten söz etmesin, İngiltere’de, Fransa’da, Amerika’da kağıt gazete hala anlamlı bir şey. Türkiye’de basılı gazetenin satmaması ve okunmamasının sebebi işte bu “dost-düşman” ayrımının mesleğimizi ortadan kalkmaya zorlaması.

Artık haber rekabeti yok. Verilen haberler de zaten okuyanları tarafından hep gerçekliğinden şüphe edilerek, ‘Acaba hangi propagandanın tuzağına düşüyorum’ düşüncesi kafanın hep arkasında olarak okunuyor.

Belki o yüzden, eskinin “atlatma” ve çok önemli manşetlik haberleri, arka planda, gündemi neredeyse hiç etkilemeyecek seviyede bir yerlerde kalıyorlar.

Bunca uzun girişin sebebi, bu sabah Hürriyet’in Ankara Temsilcisi Hande Fırat ile Sabah’ın Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu’nun bugün yazdıkları haberler. (Fırat’ın yazısını

© 10 Haber