menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bütün göstergeler ‘Erken seçim kaçınılmaz’ diyorsa, siz neye inanmalısınız?

25 0
10.06.2025

Haftalardır yerli yabancı bankacılardan bir soru geliyor: ‘Mehmet Şimşek gidiyor mu?’

Ben de her seferinde bu soruya aynı yanıtı veriyorum, hatta birkaç sefer bunu yazdım da: Tayyip Erdoğan tarafından işe alınmış bütün insanlar içinde koltuğundan yüzde yüz emin olan tek kişi var, Mehmet Şimşek. Erdoğan çok istese de onu gönderemez.

Tabii benden bu cevabı alanlar hiç tatmin olmuyorlar. Çünkü bana soranların hepsi benim yaptığım Mehmet Şimşek’in gücüne dair akıl yürütmenin çok daha iyisini yapabilecek bilgiye sahip insanlar zaten.

Onlar, Mehmet Şimşek’i göndermenin bedelinin çok ağır olacağına dair bilgiye rağmen, onun gidip gitmeyeceğini merak ediyor.

O yüzden ben Şimşek’le ilgili sözlerimi söyledikten sonra her seferinde şöyle ekliyorum:

“Siz aslında erken seçime gidiliyor mu gidilmiyor mu? Ufukta erken seçim var mı yok mu onu öğrenmek istiyorsunuz, değil mi?”

Evet diyorlar böyle koyunca meseleyi. Ve başlıyoruz erken seçim ihtimallerini konuşmaya.

18 Mart akşamı bir dost evinde iftar yemeğindeydim. Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edildiği haberi gelmişti, hatta yemek boyunca TV’de İmamoğlu’nun evlerine misafir olduğu bir ailenin sofrasından bu iptale ilişkin ilk değerlendirmelerini TV’den dinledik.

Ardından masadaki herkes tek tek söz alarak ortaya çıkan bu yeni durumu değerlendirdi. Dikkat edin, henüz İmamoğlu gözaltına alınmamış, o gece onun kendi yatağında, eşinin yanında uyuduğu son gece olacak ama henüz hiçbirimiz bunu bilmiyoruz.

O sofrada, erken seçimin Tayyip Erdoğan istese de istemese de artık ufuk çizgisine girdiğini söyledim. Bana göre bu vahim kararın sonrasında Erdoğan’ın Türkiye’yi huzur içinde yönetmesi artık mümkün olamayacaktı.

Elbette Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın huzurdansa kaosu tercih eden bir yönetici olduğunu herkes kadar ben de biliyorum ama Erdoğan hep iplerini kolayca elinde tuttuğu kaosları yönetti; bu kez ipleri elinde tutmaya devam etmesi zor olacaktı. O yüzden kaosta saldıran değil savunan tarafta yer almak zorunda kalacak ve sonunda da kaosu yönetemez hale gelip erken seçime gitmeye mecbur kalacaktı.

Bir başka görüş şuydu: Ekim ayı sonundan itibaren bu kaosu ve tırmanmayı başlatan Erdoğan’ın kendisiydi. Bu zamanlamayı yapmıştı, çünkü İmamoğlu’nu bir rakip olmaktan çıkartır çıkartmaz zaten bir baskın erken seçim yapmak istiyordu.

Ertesi sabah İmamoğlu bir şafak baskınıyla gözaltına alınıp ardından da tutuklanınca kaos belki Erdoğan’ın hesap edemediği kadar büyüdü, olaylar kontrolundan tamamen çıktı, üstelik kendi kitlesini konsolide etme çabası da onun........

© 10 Haber