menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

TK 003 New York seferinin ‘Business’ sırrı geçen hafta İzmir’de çözüldü

34 0
latest

22 Eylül 2022 günü, İstanbul-New York seferini yapan TK003 numaralı uçuşta, business sınıfında yemek servisi başladığında, yolcuların önüne küçük bir torba kondu.

Torbanın içinde bir ekmek vardı.

Tadı öteki ekmeklerden oldukça farklıydı.

Göbeklitepe civarındaki kazılarda bulunan bir buğday tohumundan elde edilmişti.

THY bunu “Dünyanın ilk ekmeği” olarak taktim etmişti.

Tam 12 bin yıllık bir ekmek.

O gün bir çok yolcu gibi daha sonraları ben de aynı soruyu kendi kendime sormuştum:

“Nasıl yani THY bunu neye dayanarak bu kadar kesin bir tarihle yolcularına anlatıyordu?”

Cevabını geçen Pazar günü İzmir’de öğrendim.

İzmir’de ayrıca şu iki sorunun da cevabını öğrendim.

“Şu an o ekmeği yerken benim Gonial Açım kaç dereceydi?”

Bir de şu sorunun cevabı:

“Britanya’nın ‘Bakire Kraliçesi’ 1’inci Elizabeth’in bazı tablolarında niye elinde hep bir un eleği vardır?

Hafta sonunda İzmir’de artık gelenekselleşen “Gastrofest Festivali” yapıldı.

Festival, Urla’da “Ahmet Güneştekin Sanat Rafinerisi’ndeki” harika yemekle başladı.

Urla, Lucien Arkas’tan sonra ikinci çok önemli sanat merkezini kazandı.

Bu da ilçenin, bir gastronomi ve şarap rotası olmasının yanında, güçlü bir sanat destinasyonu haline gelmesinin yolunu açtı.

Geceye İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ve Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan da katıldılar.

Yemeği de adı artık Urla ile eşanlamlı hale gelen Michelin yıldızlı OD Urla Restoranın aşçıları pişirdi.

Festival ertesi sabah İzmir’in Havagazı Fabrikası’ndan dönüştürülen Kültür Merkezi’nde başladı.

Açılışı Ahmet Güneştekin’in hazırladığı sanat ve gastronomi arasındaki ilişkiyi anlatan çok güzel bir belgesel yaptı.

Güneştekin sunumunda çok iddialı bir şey söyledi:

“İnşallah gastronomi, sanat ve şarap kültürü ile Urla’yı Guggenheim Müzesi’nin bulunduğu Bilbao gibi bir yer haline getireceğiz…”

Çok iddialı olsa da bir Urlalı olarak çok da hoşuma gitti.

Bu festival boyunca çok güzel bildiriler sunuldu ama bunlardan ikisi özellikle çok ilgimi çekti.

Biri Ömür Akkor’un sunumuydu.

Ömür Akkor Türkiye’nin en ünlü şeflerinden biri…

Ama onun daha da önemli bir özelliği var.

Aynı zamanda Anadolu Mutfağı ve arkeolojisi üzerine saha çalışmaları yapıyor.

Çok sayıda kitabı var.

Bir tür “Gastronomi arkeoloğu” o aynı zamanda.

2022 yılında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük ödülü verildi ve çok hak edilmiş bir ödüldü.

Onun kısa sunumu çok etkiledi beni ve daha sonra arayıp biraz daha uzun konuştum.

Anadolu’da yaptıkları arkeolojik çalışmalarda, yemek yeme aletlerinin gelişimini incelerken, aynı zamanda bunun insanın çene yapısındaki etkilerini de görüyorlar.

Bunu da “Gonial açıdan” ölçüyorlar.

Gonial açı, “Çene kemiğinin alt kısmında çene köşesini oluşturan iki kemik yüzey arasındaki açı” demek.

Bu açı, özellikle diş hekimliği açısından çok önemli, ama aynı zamanda yeme alışkanlıklarımız bakımından da çok önemli bir değişim göstergesi.

Kazılarda bulunan insan kalıntıları bize şunu anlatıyor:

Neolitik dönemden sonra insanın çene kemiği yapısında önemli bir değişilik olmuş.

“Neolitik döneminde gonial açı ortalaması 119.5° iken, Osmanlı devri Anadolu halklarında yaklaşık 123.50 dereceye çıkmış.

Anadolu’da yaşayan insanlar olarak bu bize neyi söylüyor?

Çenenin “daha dik” görünümden........

© 10 Haber