menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Fransa’nın servet vergisi tartışmaları: Paran var mı, derdin var!

8 0
12.10.2025

Şöyle bir manzara düşünün: Jilet gibi takımlarını, tayyörlerini çekmiş iş insanları ellerinde dövizlerle, pankartlarla yürüyorlar. En zenginler listesinde en tepede olanı, “Başarımdan Utanmıyorum” pankartını taşıyor. Yanında bağışçı kimliğiyle tanınan eski holding yöneticisi hanım, “Biz sosyal adalete düşman değiliz, sosyal adalet bizimle var,” diyor taşıdığı pankartta. Kazınmış kafası, kravatsız gömleği ve iyi restoranlara düşkünlüğü ile bilenen, ikinci kuşak zenginlerden birinin taşıdığı, “Bırakın Çalışalım,” sloganı aralardan göze çarpıyor. En önde dev holdingin üçüncü kuşak yönetim kurulu başkanı var. Uzun boyuyla arka sıralardan bile seçilebiliyor; elindeki megafonla, peşi sıra gelen kalabalığa slogan attırıyor: “Bir ayağımız çamurda, bir elimiz dosyada; yenilik bizde, yatırım bizde.”

Yukarıdaki görüntü abartılı bir canlandırma tabii ama konunun özü gerçek. 750 bin üyeli Fransa’nın en büyük işveren örgütü MEDEF (Mouvement des Enterprises de France – Fransız Girişim Hareketi) yarın için (13 Ekim 2025) üyelerine eylem çağrısında bulunmuştu. Eylem bir salon toplantısı olacak ve muhtemelen sloganlar atılmayacaktı ama, Le Monde’un deyişiyle, “(bu toplantı) onların mevcut durumu ne kadar ciddiye aldıklarını gösteriyor”du.

Sadece 27 gün başbakanlık yapan Sébastien Lecornu, geçtiğimiz hafta istifasını verince, Fransa öyle bir siyasi türbülansın içine girdi ki, MEDEF yarınki toplantıyı, “gerginliğin uç noktada olduğu bir dönemde, ortalığın soğumasına katkıda bulunmak amacıyla” belirsiz bir tarihe erteledi. (Türbülans henüz bitmedi. Macron başbakanlığı yeniden Lecornu’ya verdi.)

Girişte tasvir ettiğimiz hayali gösteri yürüyüşünde kullanılan sloganlar, yarın yapılması öngörülmüş MEDEF toplantısının çağrı bildirisinden aldığımız cümlelerden oluşuyor. MEDEF’in niyeti, Fransız girişimcilerinin ülke için önemini, değerini, iş dünyasının sosyal adalet için elzem olduğunu, girişimcilerin ülke yararı için risk aldıklarını anlatmaktı. MEDEF, bu yolla, “büyümeye odaklanacağına ‘süper zenginlere’ odaklandığını” söyledikleri tartışmada bir denge sağlayabilmeyi, karşı argümanlarını dinletebilmeyi umuyordu.

Macron ve yeniden başbakan atadığı Lecornou. Fransa’da hükümet krizinin kilitlendiği nokta yüksek kamu borçları. Fransa yeni vergi koymak zorunda ama nasıl yapacak?

MEDEF’in denge sağlamayı umduğu tartışma servet vergisi etrafında dönüyor.

Servet vergisi (genel olarak vergi meselesi) politikada sağ-sol ayrımının ana fay hatlarından biri, bu nedenle de eski bir konu. Sol, vergi sisteminin adaletli olmadığını, zenginlerin, çeşitli teşviklerden ve vergi istisnalarından yararlanarak, gelirlerine göre çok az vergi ödediklerini, daha yoksul kesimlerin ise gerek doğrudan gerek dolaylı vergilerle, gelirlerine oranla çok yüksek vergi vermek zorunda kaldıklarını savunur. Bu yüzden vergilerin artırılması, devletin yoksul kesimlere ve dezavantajlı sosyal gruplara yardım etmesi sol politikanın vazgeçilmezlerindendir.

Sağ ise, “müteşebbislerin” risk alarak yatırım yaptıklarını, bu yatırımlarla iş alanları yarattıklarını, aşırı vergilendirmenin yeni yatırımların ve iş alanlarının azalmasına yol açacağını ileri sürer. Asıl sosyal adaletin insanları iş sahibi yaparak sağlanacağını savunur. Çeşitli ülkelerde popülerlik kazanan sağ iktidarlar bu nedenle hep aynı vaatlerle ortaya çıkarlar: Vergileri azaltmak, daha fazla yatırım yapılmasını sağlamak ve işsizliği bu yolla azaltmak… Azalacak vergi gelirlerini dengelemek için kamu harcamalarından, özellikle sağlık sigortası, ücretsiz sağlık hizmeti, engelli yardımları, emeklilik ücretleri gibi yoksul veya dezavantajlı sosyal kesimlere yapılan yardımlardan kesmeyi ya da bunları tümüyle ortadan kaldırmayı savunurlar. (Bu politikanın en çarpıcı örnekleri Trump’ın Amerika’sında sergileniyor. )

Servet vergisi önerisinin, başka hiçbir ülkede olmadığı kadar, Fransız işverenleri nezdinde bu kadar alarm zilleri çaldırmasının somut iki sebebi var. Birincisi, öneri, Şubat 2025’de, “Yeşiller” tarafından (Başkan Emmanuel Macron’un partisinin ve müttefiklerinin çoğunluk sahibi olmadığı) meclise getirildi ve -sıkı durun- kabul edildi. Aşırı sağ çekimser kalınca, sosyalistler ve daha soldakiler çoğunluk sağlamıştı. Ancak Haziran 2025’te öneri senatoda reddedildi.

İkincisi, Fransa’da halkın büyük bir kısmı servet vergisini destekliyor… 17 Eylül’de yayınlanan bir araştırmaya göre Fransa’da servet vergisine destek ’ya ulaşmış durumda. Sosyalist seçmende destek yüzde 96’ya yükselirken, aşırı sağda yüzde 75’e düşüyor. Macron ve müttefikleri servet vergisine karşılar. Son olarak aşırı sağın lideri Marine Le Pen de (kendi tabanının çoğunlukla destek vermesine rağmen), öneriye karşı olduklarını açıkladı.

Öneri senatoda reddedilmiş olsa da tartışma devam ediyor. Bir yılda üç başbakan değiştiren ve parlamentoda çoğunluğu olmayan Başkan Emmanuel Macron’un istikrarı sağlayabilmek (ve iktidarını sürdürmek) için sosyalistlerin desteğine ihtiyacı var. Aksi taktirde aşırı sağa yanaşmak zorunda kalacak ve itibarı büyük yara alacak; hatta, süresinin sonuna kadar görevde kalacağını tekrar tekrar söylemiş olsa da, istifa etmek zorunda kalabilir ve erken bir seçim yine aşırı sağın önünü açabilir.

Sosyalistlerin destek vermek için öne sürdükleri koşul, şu ana kadar, süper zenginlere ek vergi uygulanmasıydı. Devasa bütçe açıklarının ve toplam milli gelirin üzerine çıkmış borçların finansmanı için ya harcamalar çok çok kısılacak (kabak sosyal yardımların başına patlayacak) ya da vergi gelirleri artırılacak. Birinci seçenekte Fransa’nın sokağa hakim olması ve aşırı sağın yükselişini önlemesi imkansız gibi. İkinci seçenek ise, servet vergisi dışında mucizevi bir formül bulunmazsa,........

© 10 Haber