Dikta rejimlerini suç örgütleri mi finanse ediyor?
İki ülke sınırında devasa bir arazi düşünün. 5 yıl önce bomboş olan bu toprak üzerinde yavaş yavaş inşaatlar başlıyor ve iş yerleri, “sosyal konutları”, villaları, lüks malikaneleri, bakımlı parkları, bankaları, hastaneleri, restoranları ile bir “kent” ortaya çıkıyor. Kentin “iş yerleri” son teknoloji ile donatılmış ama burası “Silikon Vadisi” değil. Etrafında çok yüksek güvenlik var ama ABD’de yalnızca beyazların kabul edildiği yeni kent projelerinden biri de değil.
Burası bir “suç merkezi.” Bu merkezdeki “iş yerleri” dünya çapında dolandırıcılık ve sahtekarlık faaliyeti yürütmek üzere kurulmuş. Guardian’ın haberine göre, Myanmar-Tayland sınırını oluşturan Moei nehrinin Myanmar (eski Burma) tarafında, milyarlarca dolarlık dolandırıcılık ve sahtekarlık endüstrisinin operasyon merkezlerinden tam 27 tanesi konuşlanmış durumda. Burada bulunan yöneticiler muhtemelen milyarlık kazançlardan yüksek paylar alan “çalışanlar” ama, bir de “işçiler” var ki, onlar, insan kaçakçılığı yoluyla buraya getirilmiş ve “köle” statüsünde çalıştırılan, işkence dahil her türlü şiddet kullanılarak alıkonan, çeşitli milletlere mensup talihsizler. Yani bu merkezleri çevreleyen yüksek güvenlik sadece dışarıdakileri içeri sokmamak için değil, aynı zamanda içeridekileri de elden kaçırmamak için…
Az çok bildiğimiz ama detaylarına pek vakıf olmadığımız bir iş yapılıyor bu suç merkezlerinde. Burada “çağrı merkezi” tipinde iş yerleri var. Bu merkezlerde çalışan “operatör”lerin işi bilgi toplamak. Hani parasını bu alçaklara kaptıran kişilerin söyledikleri vardır ya; “Hakkımda her şeyi biliyordu. Bana annemin kızlık soyadına kadar her şeyi saydı, döktü,” gibisinden… İşte bu bilgileri, “en alttakiler,” telefonlarda, kâh polis, kâh telefon şirketi görevlisi, kâh banka memuresi kimliğine bürünerek, kurbanlardan ufak ufak topluyorlar. Biraz daha nitelikli dolandırıcılar, “internet hızını artırmak için” veya “yüksek kâr getiren bir yatırım faaliyetinden faydalanmak için” kurbanlarını bilgisayarlarına bir program indirmeye razı ediyorlar. Sonra başka görevliler, bu yazılımların içine gizlenmiş casus modülleri aktive ederek, gerekli bilgileri kurbanın bilgisayarından doğrudan ele geçiriyorlar.
İkinci kademede iş daha üst düzey bir “çalışana” devrediliyor. Bu çalışan, uygulanacak yöntem her neyse o yöntem çerçevesinde kurbanı ikna etme görevini üstleniyor. Bu, “yatırım” olabilir, “hesabından teröristlerin para çekmesini engellemek” olabilir, başı belaya giren ve gözaltında tutulan kızının serbest bırakılması için ödenmesi gereken “kefalet” olabilir; artık ellerindeki bilgi ne için elverişliyse… Büyük vurgunlar yatırım danışmanlığı alanında yapılıyor. Çok başarılı “yatırım danışmanlarının” parasına yüksek getiri arayan kişilerle yaptığı görüntülü konuşmalarda “dekor” olarak lüks malikaneler kullanılıyor.
Burada, mahalledeki yaşlı teyzenin ziynetlerini torba içinde balkondan aşağı attıran veya arka planda telsiz sesleri gelirken “teröristlerin bankadaki paranızı çekmesini engellemek isteyen polis” taklidi yapan üç-beş sahtekarın fersah fersah ötesine geçen bir organizasyondan söz ediyoruz. Binlerce kişinin çalıştığı devasa yatırımlar, bilgisayar sistemleri, uydu bağlantıları, enerji santralları söz konusu. (Elon Musk’ın Starlink uydu bağlantı sisteminin kullanıldığına dair bir bilgi de var.) Paraların çeşitli hesaplarda toplanması, paravan şirketlere aktarılması, oradan oraya transfer edilerek izinin kaybettirilmesi, aklanması gibi sofistike operasyonlar da var.
Guardian’a göre, Myanmar........





















Toi Staff
Tarik Cyril Amar
Gideon Levy
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d