Uzun Yaşamın Kısa Hikâyesi: İlaç Endüstrisi Gerçekte Ne İstiyor?
Açılması Gitgide zorlaştırılan İlaç Ambalajları…
Önce -sizden önce açılmadığını görmeniz için- kutusunun kapağına yapıştırılmış mukavemetli şeffaf bandı kartondan (veya şişe kapağının çeperinden) azimle ayırmanız gerekiyor.
Sonra, tablete ulaşmak için, içine konuldukları küçük haznelerin üzerindeki sert örtüyü -tırnağınızı kırmadan- yırtmaya çalışacaksınız…
Buna benzer ‘tedbirler’ hep sizi sahte ilaçlardan korumak için.
Çünkü ‘sahte’ (veya benzetilmiş) ilaçlar, kimse görmeden büyüyen bir ‘Suç Ekonomisi’.
Artık sadece bir sağlık sorunu değil bu; bir güvenlik, ekonomi ve etik sorunu.
Sahte ilaçların en büyük ironisi şu:
İnsan hayatının en kırılgan olduğu yerde, yani sağlıkta, hastalıkta, en acımasız pazar kuruluyor.
Ve en tehlikelisi:
Bu sorun görünmüyor, ses yapmıyor, haber olmuyor.
Ama o görünmez krizin bedelini, sessizce hayatı sönen insanlar ödüyor.
Dünya gerçeği görmezden gele dursun, sahte ilaç endüstrisi, artık uyuşturucu kartelleriyle yarışacak kadar büyük, tehlikeli ve örgütlü bir suç alanı.
En vahimi, bu pazar insanların bağımlılıkları üzerinden bile değil, hastalıkları ve çaresizlikleri üzerinden büyüyor.
Bu, bugün tıbbi kapitalizmin bir yüzünü ortaya seren bir skandal.
Sahte ilaç üretimi ne zaman büyür?
Gerçek ilaç ulaşılamaz olduğunda.
Yaşlanmanın kader olduğu zamanlar geride kaldı.
Son 20 yıldır biyoloji, yaşlanmayı ‘kaçınılmaz bir yaşam evresi’ olarak değil, ‘müdahale edilebilir bir süreç’, hatta bir ‘hastalık’ olarak anlamaya başladı.
Bilim bugün, hücrenin kendi kendini nasıl onardığını, hangi proteinlerin bizi yavaş yavaş çökerttiğini, hangi genlerin ömrü uzatabileceğini bir mühendis titizliğiyle inceliyor.
Böyle olunca “uzun yaşam” artık büyük şirketlerin yıllık strateji sunumlarında yer alan bir başlık.
Ama bu hikâyede eksik bir şey var.
Uzun yaşam........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Waka Ikeda
Mark Travers Ph.d
John Nosta
Daniel Orenstein
Grant Arthur Gochin