menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bilimin Görünmeyen Yüzü: Zorbalığın Sessizliğinden Bilimin Eşitlik Arayışına

11 46
12.10.2025

Akademik zorbalığın artık yalnız küçük düşürmek değil, e-posta zincirlerinden, toplantı davetlerinden dışlamak, sessizliğe boğmak şekilleri de var.

Bilimin görünmeyen yüzlerinden biri zorbalığın sessizliği; bugün farklı biçimlerde karşımıza çıkan, görünür olmaya çalışan yüzü ise eşitlik arayışı. Bazen bir film, yıllarca duyduğunuz ama bir türlü adını koyamadığınız şeyleri yeniden duymanızı sağlar. Benim için “Picture a Scientist” tam olarak böyle bir filmdi.

Bilimin, özellikle de akademinin içinden gelen biri olarak, bu belgesel içerikli filmde anlatılan hikâyeler bana yabancı değildi; yalnızca coğrafya farklıydı. Antarktika’dan MIT laboratuvarlarına, Amerika’daki üniversite koridorlarından Kanada’daki konferans salonlarına kadar uzanan bu hikâyelerdeki ortak tema, gücün kötüye kullanımıydı, yani akademik zorbalık.

2020’de “Akademik Zorbalık Bilimi Baltalıyor mu?” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. O yazıda Nature dergisinin ve The Guardian’ın haberlerinden yola çıkarak, İngiltere ve Almanya’daki büyük üniversitelerde yaşanan vakaları incelemiş, bu olgunun Türkiye’deki yansımalarını tartışmıştım.

Bugün aynı soruyu yeniden sormak istiyorum ama bu kez sadece laboratuvarlardaki hiyerarşiyi değil, bilimin bizzat kimin sesiyle konuştuğunu da sorgulayarak.

Picture a Scientist”, özellikle üç kadın bilim insanının hikâyesi üzerinden sistematik eşitsizliği anlatıyor: MIT’den biyolog Nancy Hopkins, jeolog Jane Willenbring ve kimyager Rachelle Burks. Her biri farklı kuşaktan, farklı disiplinden; ama yaşadıkları aynı kalıba sığan bir örüntüye sahip: görünmezlik, küçümseme, itibarsızlaştırma ve bazen doğrudan taciz.

Nancy Hopkins’in laboratuvarındaki alanını metreyle ölçmesi, bir sembol hâline geliyor: bilimde kadınların ne kadar “az yer kaplamasına” izin verildiğinin fiziksel bir ifadesi. Jane Willenbring’in Antarktika’da yaşadığı tacizse, bilimin idealleştirilen tarafının arkasındaki en karanlık gerçeği gösteriyor: bilimsel merakın yanına insan onurunun konulmadığı bir yerde, bilgi üretimi ne kadar “bilimsel” olabilir?

Rachelle Burks ise filmi bugüne taşıyor: Bilim artık yalnızca deney tüplerinde değil, temsilde ve dilimizde de üretiliyor. Burks’ün sözleri —“Bilim insanı kimdir, bunu kim belirledi?”— aslında akademik zorbalığın kökünü gösteriyor: Profesyonellik” adı altında yeniden üretilen normlar.

Ben yıllar önce Türkiye’de akademik zorbalık üzerine yazarken, bunun yalnızca otoriter bir kültürün ürünü olduğunu düşünmüştüm. Bugün anlıyorum ki mesele yalnızca bireylerin kötü niyetinde değil, kurumların sessizliğinde. Picture a Scientist’teki hikâyelerde de bu ortak sessizlik var: Bir kadının sesi, saygın bir erkek akademisyenin itibarıyla tartıldığında hep değersizleşiyor.........

© yetkinreport.com