menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ümmeti savunmak mı Cumhuriyeti korumak mı?

17 0
18.07.2025

Ümmetin birliği hayali, devlet gerçeğiyle çelişiyor. Türkiye ümmeti Cumhuriyeti korumak, adaleti, liyakati, özgürlükleri inşa etmekle ümitlendirebilir.(Foto: TCCB)

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta CHP lideri Özgür Özel’e cevaben dile getirdiği “Ümmeti savunmak suç mu?” sorusu, sadece bir retorik değil. Türkiye’nin dış politika vizyonu ile iç politika dengesi arasındaki çatışmalı alanları da gün yüzüne çıkarıyor.
Bu söz, bir yandan Erdoğan’ın İslam dünyasında giderek güçlenen duygusal liderliğinin altını çizerken; diğer yandan Türkiye’nin laik, demokratik ve ulus-devlet kimliğiyle çelişen bir siyasi yönelimin de sinyalini veriyor.
Türkiye, gerçekten “ümmetin hamisi” olabilir mi? Bu iddia, ekonomik, toplumsal ve stratejik temellere dayanıyor mu? Yoksa iç politikada tükenen millî bir hikâyenin yerini, dışarıdan beslenen yeni bir “ümmet hikâyesi” mi alıyor?

Bugün Kahire’nin arka sokaklarında, Karaçi’nin pazarlarında, Dakka’da, Marakeş’te, Gazze’de, Cakarta’da Erdoğan ismi, bir siyasi liderden çok bir sembol.
Türk olduğunuzu söylediğinizde, size “Erdoğan iyi adam”, “Erdoğan Müslümanların sesi” gibi ifadelerle tebessüm ediliyor. Özellikle Batı’ya kafa tutabilen, Filistin’de dik durabilen, cami açılışlarında gözyaşı dökebilen bir lider imajı, İslam dünyasının kalbinde yer buluyor.
Bununla birlikte bu sempatinin büyük kısmı duygusal ve yüzeysel.
Ne bu ülkelerle Türkiye arasında sağlam ekonomik ve kültürel bağlar var, ne de kurumsallaşmış stratejik ittifaklar. Dolayısıyla “ümmetin lideri” olarak görülen Erdoğan’ın kişisel popülaritesi, devlet düzeyinde bir yön değişikliğine meşruiyet sağlayacak sağlamlıktan uzak.

Türkiye, 1,4 trilyon dolarlık milli geliriyle Endonezya’dan sonra İslam ülkeleri içinde ikinci büyük ekonomi. Nüfus açısından sekizinci. Ancak hâlâ yüksek enflasyon, cari açık, düşük teknoloji üretimi, eğitim kalitesi sorunu ve hukuk güvenliği eksikliği gibi yapısal problemleri var.
İslam dünyasına liderlik sadece retorikle, dini motiflerle ya da sokak sevgisiyle değil; ekonomik çekim merkezi olmakla mümkün.
ABD’nin Körfez’de, Çin’in Afrika’da etkili olmasının nedeni, ideolojiden........

© yetkinreport.com